Gül kokulu çamur...

A -
A +

Bir mübarek zat, abdest almaya bir çeşmeye gitmiş, tam abdest alırken, avucunun içine çamur düşmüş. “Bu, temiz bir çeşme, burada çamur ne gezer?” demiş. Çamuru koklamış mis gibi. Çamura; “Ey çamur bu ne hâl?” diye sormuş. Çamur;

 

“Ben sadece çamurum. Yani çamurluğumda hiç şüphe yok ama ben öyle bir çamurum ki, benim bulunduğum yere gül ağacı diktiler. O gülün yaprakları üzerime düştü. Yağmur yağdı. O yapraklar benimle karıştı. Dolayısıyla ben şimdi mis gibi gül kokarım ama kokum gül ağacından dolayı çamur olmamdan dolayı değil. Ben özümde yine çamurum ama şimdi gül sebebiyle gül gibi mis kokulu çamurum.”

 

Kıssadan hisse biz de çamurdan dünyaya geldik. Aslımız çamur ama öyle bir çamur ki, Allahü teâlâ bu çamurun olduğu yere bir gül ağacı dikti. O gülün yaprakları üzerimize döküldü. O gül ağacı İmam-ı Rabbani hazretleri ve diğer büyük zatlardır. Her şeyimizi bu büyüklere borçluyuz. Bize gelen nimete vesile olan kimseye teşekkür etmedikçe, o nimet için yapacağımız şükrü Allahü teâlâ kabul etmez. Peygamber aleyhisselam buyuruyor ki:

 

“İnsanlara teşekkür etmeyen, Allahü teâlâya şükretmiş olamaz.”

 

Biz her zaman, İslam âlimlerinin, evliyaların üzerimizdeki hakkından bahsediyoruz. Çünkü bu nimete teşekkür etmezsek, bu nimetin büyüklüğünü idrak etmezsek, bu kavuştuğumuz saadeti her zaman, her fırsatta dile getirmezsek Allah korusun, bir gün bakarız ki, dün âşık olduğumuz zata bugün düşman olmuşuz. Kalp birden dönebilir. Nitekim Peygamber efendimiz, biz ümmetine öğretmek için bir duasında buyuruyor ki:

 

“Allah’ım, kalpleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, ancak sensin. Kalbimi, dininde [ve senin sevginde] sabit kıl, dininden [ve sevginden] ayırma!” Âmin... (Kaynak: Dinimizislâm)

 

     Havva Arvas

 

 

ŞİİR

 

 

Sahibini bekliyor

 

 

 

Git sana gelmeyene, ‘bu benden değil’ deme,

 

Yaprak dökmüş çiçekler senden bir su bekliyor.

 

Dalların, budakların ulaşsın gönüllere,

 

Sensiz rüzgârlar bile ufuklarda esmiyor.

 

 

 

Atacağın adımlar duyulsun Kafdağı'ndan,

 

Dünya, rahmetle dolu bulutları bekliyor.

 

Adriyatik, Kafkaslar, Tuna hep bir ağızdan,

 

Kubbeleri inleten marşımızı söylüyor.

 

 

 

Baharını bekliyor hoş kokulu çiçekler,

 

Kanlı, kuru toprağın özlemleri dinmiyor.

 

Bitsin artık başıma çöreklenmiş elemler,

 

Dünya yetim bir çocuk... Sahibini bekliyor...

 

 

 

     Şevki Nurullah-Ankara

 

 

SAĞLIK OLSUN

 

 

EPİFİZ: Kafatasında, orta boşluğun üst arka kısmında ara beyin tavanının küçük bir kabartısı şeklinde görünen, bir çeşit iç salgı bezidir. Sinir dokusu karakterinde yapı gösterir. Eskiden hiçbir görevi olmayan bir organ olarak tarif edilirdi. Son araştırmalar, epifizin şiddetli bir metabolizmaya sahip olduğunu göstermiştir. Epifiz melatonin ve seratonin maddelerini sentez eder. Epifizin çalışması, çok enteresan olarak günlük aydınlanmalara yani gece veya gündüz oluşuna bağlı olarak ayarlanmıştır. Gelişme çağında uzun kemiklerin her iki ucunda bulunan kısımların her birinde de epifiz denilir. Epifiz ile kemiğin cismi arasında büyüme çağında olanlarda kıkırdak dokusu mevcuttur. Buna epifiz plağı, epifiz çizgisi veya büyüme çizgisi denilir. Büyüme çağında, bu bölgedeki kıkırdak dokusu kemikleşerek, iskelet büyümesi gerçekleşir. Erişkin dönemde bu yapı kaybolur. Epifizle kemik cismi doğrudan birbirleriyle temastadır ve kemik büyümesi durmuştur. Epifiz çizgisinin harap olması hâlinde, o kemiğin büyümesi geri kalır. Bu çizginin kemikleşmesi ile büyüme sona erer.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.