Hayat denen puzzle!..

A -
A +
"Neren acırsa canın ordadır" diye bir söz vardır ya. Gerçekten de öyledir. İnsanın canı tatlıdır. Neresi ağrısa ağrıların en zoru, en şiddetlisi odur onun için. Bir de hayat adlı "puzzle" vardır elinde. Ah o eksik parçayı bir buluverse de yerleştirse karşısına geçip mükemmel hayat adlı manzarasını izlese ister. İster ama ne mümkün. “Neren acırsa canın oradadır” sözü “neyin eksikse hayat tam da budur" dedirtir insana. Mesela evladı olmayan için dünyanın en güzel nimeti evlattır. Hiç anlam veremez parkta kolundan tutulmuş, ağlamaktan burnu akmış çocuğa, annesinin "hadi yeter artık eve gidiyoruz" diye söylenmesine... Şöyle dönüp uzun uzun bakar. “Nasıl da nimetin farkında değil” diye iç geçirir...Hasta olan kimse için ise en büyük nimet meğerse sağlıktır. Bir lokma aşını, çorbasını ağrısız sızısız yiyebilse, rahatça bir nefes alıp verebilse, aynı pozisyonda yatmak zorunda kalmaktan bir kurtulabilse; ah o kanserli hücreler vücudunu terk etse hayat o vakit anlam bulacaktır.Hayat puzzleının her parçası hepimiz için büyük nimettir ama o oradayken, yerindeyken görmeyiz. Gözümüz boşluğu, eksik olanı görür. Görüntüyü onun bozduğunu zanneder, onun peşine düşeriz. Oysa o kadar acizizdir ki böyle anlar da bunu iliklerimize kadar hissederiz. O zamanlar ağız ucuyla ne dediğimizin farkında bile olmadan ettiğimiz duaların yerini samimi, içten, gözü yaşlı dualar alır. Ele geçince kıymetini bilmeye söz veririz. “Bir arabam olsun, ayağımı yerden kessin yeter” deriz. “Bir evim olsun küçük olsun razıyım”, “bir işim olsun, kimseye yük olmayayım başka bir şey istemem”, “ah bir evladım olsun” Bu dualar bu istekler uzar gider. Burası dünya sahnesi, hiç kimsenin "hayat" adlı puzzleı, tam değildir. İlla ki herkesin bir arzusu bir hevesi kavuşamadığı bir ideali vardır… Buna rağmen nimete kavuşanların da bu nimetlerinin elinden gitme ihtimali her an yok olma ihtimali de yanı başında. Tıpkı her sağlıklının aynı anda bir engelli adayı olduğu gibi…İyisi mi elimizde olan gitmeden kıymet bilmek, şükretmek, başkasının hayat manzarasıyla değil, hesap verecek olduğumuzla ilgilenmek.     İlknur Şahin


ŞİİR
     KENDİME
Gönül gözlerim kör oldu,Hikmetleri göremedim.Nefsin tuzağından çıkıpMuradıma eremedim.
Dünyadaki hikmetleri,Görecek göz var mı bende?Mahşer günü divanında,Duracak yüz var mı bende?
Günahkârların başıyım.Yüzü kara bir kişiyim.Ol Resulün ümmetiyim,Diyecek yüz var mı bende.
Tövbekâr oldum ağlarım,Dertli yüreğim dağlarım,Umudum Rabbe bağlarım,Gelecek yüz var mı bende?
Her yerde arar dururem,Dertlere yanar dururem,Yollara bakar dururem,Görecek göz var mı bende?
Allah'ım seversin bizi,Hayırlı kul eyle bizi,Cennetini nasip eyle,Diyecek yüz var mı bende?
     "Sürmeneli Deli Şair" Fahri Kol

KELAM-I KİBAR KİBAR-I KELAMEST
“Büyükler buyurdular ki… Herhangi bir insana bir iyilik etmek, gökten lamba olarak yere inse, bu iyilikten hâsıl olan nur o kadar parlaktır ki; güneş onun yanında çok sönük kalır. Hele bu hizmet ile bir insanın hidayetine sebep olunursa, kıymeti hiç ölçülemez. Mümine hizmet ibadettir, üzmek ise felakettir. Bütün sohbetlerin, vaazların, nasihatlerin özeti hülâsası, bir Allah adamına kavuşmaktır. Allahü teâlâ kime, büyükleri tanıtmışsa, ona kendisini tanıtmıştır. Bu büyükleri tanımayan Allahü teâlâyı tanıyamaz; karşı çıkarsa felakettir.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.