Hayat yaşamaya değer -2

A -
A +

Dün söylediğim hayat dersini bugün paylaşmak istiyorum.

 

Fakir adamın biri her gün, akşama çocuklarına ne götüreceğini kara kara düşünerek ormana avlanmaya gidiyormuş. Avladığı şeyleri satarak para kazanıp çocuklarını doyuruyormuş. Bir gün yine ormana dalmış ve kısmetini aramaya başlamış. Epeyce bir gittikten sonra bir mağaranın ağzında yılana denk gelmiş. Tam silahını doğrultup ona vuracağı an göz göze gelmişler. Yılan fakir avcıyla konuşmaya başlamış.

 

-Eğer beni vurmazsan sana her gün bir altın vereceğim çoluk çocuğunun karnını doyurursun, demiş.

 

Aralarında bir dostluk başlamış. Aradan günler geçiyor adam ihtiyacı olduğunda gidip altını alıyor ve işlerini yoluna koyuyormuş.

 

Gel zaman git zaman bir gün adamcağız hastalanmış. Yatağından kalkamaz olmuş. Elindeki para da bitince oğlunu mağaraya yılana göndermek istemiş. Durumu oğluna anlatmış:

 

-Ormana git mağarayı bul yılana seslen, oğlum olduğunu söyle benim durumumu güzelce anlat, sana vereceği emaneti al getir, demiş.

 

Oğlu denileni yapmış ve bu alışveriş de günlerce sürmüş. Ama oğul bu… Aklını para ve mal hırsı kaplayınca yılana bir plan düşünmüş. Planına göre her gün gelip yılandan bir altın almaktansa yılanı öldürüp onun içeriden getirdiği altınların hepsini almak istemiş.

 

Oğul bu duyguyla her zaman ki gibi mağaranın ağzına geliyor. Yılana sesleniyor. Yılan normal şekilde mağaradan çıktığı anda da konuşmak yerine yılana saldırıyor. Ölümle burun buruna gelen yılan tekrar mağaraya kaçmak istiyor ama kuyruğunu kurtaramıyor ve zehrini akıtıyor, onu zehirleyip oracıkta ölmesine sebep oluyor.

 

Bir süre sonra… Baba sağlığına kavuşuyor. Mağaranın ağzına gelip yılana sesleniyor, eski günlerine dönmek istediğini söylüyor. Mağaranın ağzına gelen yılan diyor ki:

 

-Bende bu kuyruk yarası, sende bu evlat acısı varken bu saatten sonra biz dost olamayız!..

 

     Aslan Torun

 

 

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

     DİNLEMEZLER

 

 

 

Vakti saati gelince, ‘gitmem’ desen dinlemezler.

 

Sayılı nefes bitince, ‘gitmem’ desen dinlemezler.

 

 

 

Yazılan rızık yenince, ölüm meleği gelince.

 

‘Son sözün nedir?’ denince, gitmem desen dinlemezler.

 

 

 

Bir gün gelir sözler biter, edenler kendine eder.

 

Düşünme insanlar ne der, ‘gitmem’ desen dinlemezler.

 

 

 

Doktor doktor dolaşırsın, dost ahbaba ulaşırsın.

 

Kendinle hep savaşırsın, ‘gitmem’ desen dinlemezler.

 

 

 

Herkes bir şeyler söyleşir, karşında kimler eğleşir.

 

Ölüm karşına yerleşir, ‘gitmem’ desen dinlemezler.

 

 

 

Bir yudum su veren olsa, bir teselli eden olsa,

 

Dünyaları deren olsa, ‘gitmem’ desen dinlemezler.

 

 

 

‘Ben zenginim’ desen dursan, suyu çıkar, taşı sıksan.

 

Güzel cümleleri kursan, ‘gitmem’ desen dinlemezler.

 

 

 

Güzelliğin fayda etmez, kimse yerine can vermez.

 

‘Ömrümden ömür al’ demez, ‘gitmem’ desen dinlemezler.

 

 

 

Aciz’im ecel gelmeden, nefsine fırsat vermeden.

 

İstiğfar eyle gönülden, ‘gitmem’ desen dinlemezler.

 

 

 

     ACİZ-A. GÖK (SULTAN DİVANINDAN)

 

 

 

 

 

DUYGU DAMLASI

 

 

 

“Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan? Bu soru biraz da komiklik için sorulmaktadır. Ama aynı zamanda vazgeçilmez bir döngüyü en iyi anlatan sorudur. Beden-spor-ruh üçgeni de aynen bunun gibi birbirini etkileyen ve birbiriyle tamamlanan üç ana unsurdur. Beden hareket ederse stres kalmaz, stres kalmayınca ruhsal olarak huzur bulunur. Beden hareket etmezse enerji atılamaz ve stres yapar. Bu da ruhsal sıkıntılara sebep olur. Öyleyse güçlü ve sağlıklı bir beden için güçlü ve sağlıklı bir ruh hâline ihtiyaç vardır. Bu ruh hâlini yakalamak için de güçlü ve sağlıklı bir bünyeye ihtiyaç vardır. Bu da bedeni hareket ettirmekle olur.”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.