Hep “ben” duygusu

A -
A +

İnsanoğlunun yaratılışı gereği öncelikli olarak bütün değerlendirmeleri kendisinden yana kullanmasıdır. Bu doğal bir tercihtir. Ancak bunu abartmak ve çok ilerilere götürmek... İşte o zaman sorunlar başlıyor. Aşırı benlik duygusu insanı öyle sarsıyor ki çevresine zarar vermeye başlıyor. Kıskançlık, fesatlık, çekememezlik, hazımsızlık gibi duygular had safhaya geldiğinde geri dönüşü olmayan zararlara sebebiyet verebiliyor.

 

Nitekim stadyumlardaki son gelişmeler bunu desteklemektedir. Grup psikolojisi içine giren kişiler düşünmeden ve sonuçlarının nereye varacağını hesap etmeden etrafa zarar verebilmektedir. Peki bu aşırı benlik duygusu neden bu kadar gelişir?

 

Düzensiz beslenme, aşırı para kazanma hırsı, lüks hayat yaşama hırsı, magazin medyasının özenti oluşturması, televizyon, internet ortamı insanın doğasının standartlarını zorlaması neticesinde; dışa vurumlar sert olmaktadır. Ayrıca bu gelişmelerin manevi duygularımızın ve değerlerimizin hayli hırpalandığının da bir izi bir işareti gibi denilebilir.

 

Tepe yönetimler zaaf göstermek yerine iradesini ve kararlılığını göstermelidir. Kurallar herkese eşit şekilde uygulanmalıdır. Kulüpler; taraftar liderleri ile sürekli iletişim hâlinde olmalı, taraftarlarını eğitmeli, bilinçlendirmeli ve sorumluluk duygusunu geliştirmelidir. Taraftarlar; öncelikle üç skordan birisi ile karşılaşacağını bilmeli ve kabullenmelidir. Oyunu eğlenceye dönüştürmeli, duygularının esiri olmamalıdır.

 

Olaya farklı açıdan da bakabiliriz. Taraftarlar artık duygularını değil akıllarını kullanmalı. İlgilendikleri sporun gerçek amacını bütününü görebilmelidir. Zira bu kadar sıkıntıya, strese katlanmaya değer mi karar vermelidir...

 

İşin bir de ekonomik yönünü profesyonelliğini düşünmeli bu kadar çileyi ıstırabı ona göre çekmeye değer mi hesap etmelidir. Empati yapmak birçok sorunun çözümünde yararlı olabilir.

 

     Nurettin Bozan

 
 
ŞİİR
 
     Diriliş
 
Şimdi elzem olmasaydı bu şiiri yazmak
Ahu gözlü balalardan akmasaydı yaş
Belki gözüm görmeseydi bunca yıkımı
Hiç düşünmeseydim benden gayrısını
Hissetmeseydim başkasının acısını
Beşer mi olurdum insan mı?
 
Yaşam ölümden tuhaf olduğunda
Birinin acısını ruhunda duyduğunda
İşitmenin ve görmenin verdiği ıstırapta
Hissettiğin acı büyümek demektir.
 
Bu zulümden konuşmasan ihanet sayılır,
Yetimler öksüzler gönülden darılır
Süzülür kanatlarında acıyla kuşlar süzülür
Ezeli hür kuşlar vatanından sürülür.
 
Kurulur acının üstüne yeni dünya düzeni
Plaja vurur çocukların cesedi
Zalim hepsini yok ettim sanır
Aralarından bir Musa sağ kalır!
     Rabia Özen
 
 

TARİHTEN BİR YAPRAK

Hazreti Mûsâ peygamber, İsrâiloğulları’nın ağır baskı altında tutulduğu ve erkek çocuklarının nehre atılarak öldürüldüğü bir zamanda doğmuştur. Asiye Binti Müzahim: Hazret-i Musa’yı bebekken Nil Irmağından kurtarıp büyüten, sonra da onun peygamberliğine inanan hanımdır. Firavunun hanımıdır. Mısır’da ilahlık iddiasında bulunan Firavun gördüğü bir rüya üzerine İsrailoğullarından doğacak bütün erkek çocukların öldürülmesini emretmişti. Bu sırada Musa aleyhisselâm dünyaya gelmişti. Annesi, onu öldürülmekten kurtarmak için Allahü teâlâ’nın ilhamıyla bir sandığa koyup Nil ırmağına bırakmıştı. Akıntıyla sürüklenen sandık Firavunun sarayının bahçesine ulaşmıştı. Sandığı Firavunun hanımı Asiye’ye götürmüşlerdi. Asiye’nin ısrarı üzerine o çocuğu evlat edinmişlerdi. 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.