Dünyanın yaratılışı böyle… Her şey zıddıyla anlam kazanıyor. Nasıl ki gündüzün geceye, kadının erkekle, acının tatlı ile anlam kazandığı gibi… Bu açıdan bakıldığında hayata anlam kazandıran da ölüm değil midir?
Bunu yazmak hoş olmasa da ölüm çok acı gelir… Hiçbir fâni ölmek istemese de ölüm bu hayatın bir gerçeğidir.
O hâlde kaçınılmaz bu gerçeği kabul etsek iyi olur. Ölümden korkmakla onu çok hatırlamak farklı şeyler. Ölümü çok hatırlayanın ömrü uzun olur buyurulmuş. Ne enteresandır ki ölümden çok korkanlar psikolojik olarak da huzursuz olur ve hatta biyolojik olarak bedeni yıpranır.
Bizler ölümden hâlâ çok korkuyorsak bilelim ki yaşamıyoruz. Aslında biraz düşünsek ölüm korkusu sadece cehalet sayesinde var olur. O hâlde ölümü kapıda karşılayacak kadar ona hazırlıklı ve cesur olmalıyız. Nice âlim, nice şair ölüm gerçeğine göre nice şiirler yazmış eserler bırakmıştır. Şair Cahit Sıtkı, şiirini “Ve ölüm, kapımda kişner, sabırsız/Bir at oldu nihayet” diye bitirirken, Ahmet Hamdi Tanpınar “Bursa’da Zaman” şiirinde ölümün tılsımından ve zamanın kıymetinden anı yaşamanın öneminden söz etmektedir. Mevlâna Celaleddin-i Rumi Hazretleri ölümü şeb-i ârus (düğün gecesi) olarak değerlendirmiştir.
Eğer biz bedenle özdeşleşmişsek anlık olanı, geçici olanı seçiyoruz demektir. İmam-ı Gazali Hazretleri bu anlamda Kimya-yı Saadet kitabında bedeni binek, canı süvariye benzetmiş ve yolcunun binekle oyalanması ne cahilliktir demiştir.
Bu gerçeği düşünmeyenin elbette ölüm korkusu olacaktır. Aslında ölüm bir süreçtir. İnsan her an ölmekte, yeniden tazelenmektedir. Vücuttaki bütün hücreler yedi sekiz yılda bir sil baştan yenilenmekte eski ölü hücreler vücuttan toksin olarak atılmaktadır.
Saçımızın beyazlaması, yüzümüzün buruşması, hareketlerimizin kısıtlanması bizi üzmemelidir. Her zamanın her yaşın farklı bir güzelliği vardır… Dolayısıyla sağlık da ömür de hepsi geçicidir… “Bugün varız, yarın yokuz” Onun için derler ki: “Dünya bir gündür o da bugündür...”
Düne pişman olma, geleceğe kaygılanma günü yaşa…
Mehmet Ali Mahdum/Boyabat-Sinop
ŞİİR
HAYAT
Hayattır insana gerçekleri yansıtan,
Bir anda sevindirip diğer yanda ağlatan
Ne olduğu bilinmez bir devridaim olan,
Hayattır insana gerçekleri yansıtan.
Zaman akıp geçiyor yaşlanıyor her beden,
İnsanoğlu gerçekleri unutuyor hep neden?
Dikkat etmiyor kendine yıpranıyor o beden,
Dert elem zamanla tutuyor vücudu mesken.
Hayattır insana gerçekleri yansıtan,
Sevdiklerini alıp boynu bükük bırakan,
Geride kalanları acı ve hüzne boğan,
Hayattır insana gerçekleri yansıtan.
Dile gelse duygular pınar olup çağlasa,
Derya mürekkep ormanlar ağaç olsa,
Kıyamete dek, hepsi satır satır yazılsa,
Hayattır insana gerçekleri yansıtan.
Hamza Özdin
SAĞLIK OLSUN
CEVİZ İLAÇ GİBİDİR: Cevizdeki yüksek orandaki omega-3 yağ asitleri; kalp hastalıklarını, inmeyi, diyabeti, yüksek kan basıncını ve klinik depresyonu azaltır. Kandaki kolesterol seviyesini düşürür ve kalp atışlarında düzensizliği önler. Ceviz, göğüs ve prostat kanseri gibi kanser çeşitlerinden korunma sağlar, bağışıklık sistemini güçlendirir. Ceviz, iyi kolesterolün artmasına yardım eder. Ceviz, kan damarlarının iç tarafının pürüzsüz ve düzgün olmasını sağlayarak, kan-damar sisteminin rahatlamasını sağlar. Beyne benzeyen ceviz, kavrama ve anlamayı geliştirir.
Cevizdeki yağ profili, fitosteroller ve magnezyum, safra taşı oluşumunun önüne geçer. Ceviz, antioksidan özelliği dolayısıyla kardiyovasküler ve sinir sistemine zarar veren Parkinson ve Alzheimer gibi çok kuvvetli hastalıkların gelişimini erteleyebiliyor. Cevizin içinde, manganez ve bakır bol bulunur.