Her yaşın ayrı bir güzelliği var...

A -
A +
İnsanlar doğarlar yaşarlar ve ölürler. Bütün canlılar için bu böyledir. Mademki doğduk bir gün öleceğiz. Zaten doğum ölümün habercisidir. Bu hayatımızın değişmez bir gerçeği. Ancak bir gerçek daha var ki o da hayatta hangi yaşta olursak olalım her yaşın bir güzelliği vardır. Önemli olan hangi yaşta olursak olalım hayata olumlu bakmak ve her yaşı en güzel bir şekilde yaşamaya çalışmaktır. İnsan fiziksel olarak yaşlansa bile her zaman hissettiği yaştadır. Bazıları ne kadar genç olsalar da kendilerini yaşlı hissettiği gibi, bazıları da ne kadar yaşlı olursa olsun kendisini genç hisseder ve hayatını öyle yaşar. Bu tamamen hayata bakış açısından geçer.
Ben her zaman şunu söylemişimdir, hiçbir zaman unutmamamız gereken bir şey var: Hangi yaşta olursak olalım akşamleyin takvimden kopardığımız bir yaprak nasıl bizi ölüme bir adım daha yaklaştırıyorsa ertesi gün doğacak olan güneşin ve günün bize güzel günler vadettiğine olan inançtır... Yeni günün neler vadettiğini nasıl yeni hayaller, nasıl yeni umutlar ve nasıl güzellikler getireceğini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamamız gerektiğidir. Hayata olumlu bakanlar ve neşeli olanlar zaten hiç yaşlanmazlar. Ben her zaman yaşlılar gibi olgun düşünen gençleri, gençler gibi neşeli olan ve hayata olumlu bakan yaşlıları beğenmişimdir.
Yaşlanmak, yaş almak ve ihtiyarlamaktır. Zaten olması gereken de bu. Yeter ki bunu kabullenelim. Gençlik nasıl bir hayatın devreyse yaşlılıkta hayatın bir devresidir. Akıllanmak, olgunlaşmak dönemidir. Yıllar cildi buruşturur ancak ruh, heyecanların bitmesiyle buruşur.
İnsan kendine olan güveni kadar genç, kuşkusu kadar yaşlı, cesareti kadar genç, bezginliği ve yılgınlığı kadar yaşlıdır. Kişi fazla yaşamış olmakla yaşlanmaz. Kişileri yaşlandıran ideallerinin ve hayallerinin bitmesidir.
Ben 63 yaşından sonra bir yüksekokul bitirdim. Benden yaşlı daha fazla olup böyle yüksekokul okuyan çok kişi biliyorum. Kişi, kalbi sevdikçe, neşeli oldukça, güzellikleri fark ettikçe, kafası yeni şeyler keşfettikçe ve şükrettikçe daima gençtir. Sağlık ve esenlik dileklerimle.
     Aslan Torun
 
 
 
ŞİİR
 
     BİTİREMEDİM
 
Gurbetin dertli sazında,
Telleri bitiremedim.
Gönlümün kurak yazında,
Selleri bitiremedim.
 
Her gelene seni sordum,
Her rüyayı sana yordum.
Kendimi yollara vurdum,
Yolları bitiremedim.
 
Vuslat ektim hep duama,
Gözlerimi diktim cama,
Günler geçti belki ama,
Yılları bitiremedim.
 
Bir ağıt düşse dilime,
Feryat eder her kelime,
Dikenler battı elime,
Gülleri bitiremedim.
 
     Mustafa Sinan Ay
 
 
TARİHTEN BİR YAPRAK
 
ŞEYH ŞAMİL: 1797 senesinde Dağıstan'ın Gimri köyünde doğdu. Şeyh Şâmil, 30 yaşına kadar tefsir, hadis, fıkıh, edebiyât, târih, sarf, nahv ve fen bilgilerini öğrendi. Saîd Herekânî'den zâhirî, Cemâleddîn Kumukî'den bâtınî ilimleri öğrendi. İlim tahsili için gittiği Irak'ta Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleriyle görüşerek onun yüksek yoluna tâbi oldu. Memleketine dönüşünde; çocukluk arkadaşı Gâzi Muhammed'in işgalci Ruslara karşı başlattığı mücâdeleye iştirak etti. Gâzi Muhammed, 1832'de Ruslar tarafından şehit edildi. Onun yerine geçen Hamza Bey’in de 1834'te öldürülmesi üzerine Dağıstan mücahitleri, Şeyh Şâmil'i İmâm seçtiler. 39 yaşında İmâm seçilen Şeyh Şâmil, mücahitleri yeniden teşkilâtlandırdı. İki metreyi aşan boyu, atletik yapısı, metaneti, ilmî kudreti, hitabeti ve sarsılmaz imanıyla kendisine tâbi olanların emniyetini kazandı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.