Nasrettin Hocaya sormuşlar;
-Sen kimsin?
-Hiç demiş Hoca, hiç kimseyim!
Dudak büküp önemsemediğini görünce de sormuş:
- Sen kimsin?
- Mutasarrıf demiş böbürlenerek.
- Sonra ne olacaksın?
- Herhâlde vali olurum.
-Daha sonra diye üstelemiş Hoca:
- Vezir, demiş adam.
- Daha sonra ne olursun?
- Bir ihtimal sadrazam…
- Peki, ondan sonra…
- Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş:
- Hiç...
Hoca;
- Daha ne kabarıyorsun zavallı. Ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım Hiçlik makamında...
Canhıraş uğraşarak yaşanılan şu hayatı ne güzel açıklıyor bu iletişim, değil mi?
İnsan ömrü hatta dünyanın ömrü aslında koskocaman bir hiçtir. Ama bu gerçeği görebilmek bir ömür tüketiyor. Hatta ömür tüketiyoruz bu gerçeği göremeden maalesef.
Çoğumuz hayatımızdan memnun olmayız. Hep terslikler içinde yaşadığımızı düşünürüz. Bizi yiyip bitiren bir hırsın esiriyiz. Makam, mevki, şan, şöhret, mal, mülk peşinde koşarız. Bütün bunları elde edince mutlu olacağımızı düşünürüz. Bu hâle kavuşmak için bitmez bir mücadelenin içine gireriz. Ne gariptir ki bütün bunları elde ettikten sonra bile mutlu olamayız. Çünkü aranan gerçek mutluluk bunlarda değildir. Bunlar koskocaman bir hiçtir. Gerçek mutluluk ve huzurun kapısından girmek bunları “HİÇ” ettiğimizde mümkün olur. Aksi hâlde paşa olsan ne yazar padişah olsan ne yazar!..
Kanuni Sultan Süleyman bile vasiyetinde ne diyor? Ben ölünce bir elimi tabutumun dışına atın. İnsanlar görsünler ki, padişah olan Kanuni bile bu dünyadan eli boş gidiyor. Kanuni Sultan Süleyman bu dünyada mal, mülk, şan, şöhret elde etmiş bir devlet adamıdır. Ama o aslında bütün bunların bir hiç olduğunun farkına varmıştır ve bütün insanlığa da bunun böyle olduğunu göstermiştir.
Gelenin eğleşmediği, göçenin konmadığı bu dünya aslında bu mutluluğu bulmak içindir.
Mehmet Karagöz-Gazeteci Yazar
ŞİİR
KULAK VER
Aşkı bilmiyor nazende, tahammül kalmadı bende.
Merhamet yok mudur sende, tahammül kalmadı bende.
Aşka umut vermiyorsun, sözünde hiç durmuyorsun.
Bekliyorum gelmiyorsun, tahammül kalmadı bende.
Aşka inanmam diyorsun, âşıklara gülüyorsun.
Âşığı hor görüyorsun, tahammül kalmadı bende.
Her sözünle güller inler, feryat ediyor bülbüller.
Boyun büküyor sümbüller, tahammül kalmadı bende.
Gözyaşları olur derya, geçer gider elbet dünya.
Bitecek bir gün, bu rüya, tahammül kalmadı bende.
Bir gün sen de yaşlanırsın, bastonlara yaslanırsın.
Ak saçlarla uslanırsın, tahammül kalmadı bende.
Aldığın ah denizinde, yol ararsın dehlizinde.
Neşe kalmaz hiç benzinde, tahammül kalmadı bende.
Gün akşam olmadan gel, uzanan aşka versen bir el.
Zamanı bitirmeden yel, tahammül kalmadı bende.
Hep yirmide kalamazsın, böyle seven bulamazsın.
Sanırsın ki, aramazsın, tahammül kalmadı bende.
Ocağında yanan benim, uzağında kalan benim.
Sözlerine kanan benim, tahammül kalmadı bende.
O yürüyüş, o bakışlar, sert bakışlar, kaş çatışlar.
Çaktırmadan laf atışlar, tahammül kalmadı bende.
Mağrur olma, kime kaldı, herkes hevâsını aldı.
Yine dilde âşık baldı, tahammül kalmadı bende.
Işıkların sönecektir, devran elbet dönecektir.
Aciz seni sevecektir, tahammül kalmadı bende.
ACİZ- AGÖK (SULTAN DİVANINDAN)
TARİHTEN BİR YAPRAK
ERTUĞRUL GAZİ: Ertuğrul Gâzi Anadolu’ya geldikten kısa bir müddet sonra, Selçuklu Devleti çökmeye yüz tutmuş, Anadolu parça parça olmuştu. Türk uç beyleri, Selçuklulardan boşalan yerleri doldurmayı ve yeniden güçlü bir devlet kurmayı tasarlıyorlardı. Anadolu’da irşâd ve gazâ yapan gönül sultanları, tasavvuf ehli âlimler ile dervişler yeniden toplanmayı teşvik ediyorlar ve istikbâlde kurulacak yeni bir Türk devleti müjdeliyorlardı...
Ertuğrul Gâzi aşireti ile beraber gelip Söğüt ve Domaniç’e yerleşti. Bu yıllarda bölgede bulunan Germiyan’ın babası Alişir ve Çavdar adlı bir tatar, el altında tuttukları kuvvetlerle halkı tedirgin edip; pazar ve hayvanlarını talan ederek geri dönerlerdi. Ertuğrul Gâzi buraya yerleşince, bunlara engel oldu. Bizans kale ve şehirlerinin hâkimi olan Hıristiyan tekfurlarla da iyi anlaştı. Adaleti, halka olan iyi muamele ve yardımları o kadar çoktu ki, Hıristiyan tebaa bile onu yürekten sevip sayıyordu...