Hiç olmazsa safımız belli olur

A -
A +

Öldürülen bir kadın haberiyle yüreğim sızlıyor, boğazım düğümleniyor, mutlu olmaktan, gülmekten utanıyorum. Nasıl bir caniliktir bu? Nasıl bir cahillik? Atalarımız din, dil, ırk gözetmeden herkese adil davranırken, acizlere güçsüzlere merhamet ederken biz nasıl kendi eşine karşı bu kadar vicdansız olduk? Daha acısı, bu vicdansızlık karşısında neden bu kadar sindik? Neden ve nasıl kendimizden bile korkar olduk? Bu nasıl bir küçülme ve bu nasıl bir arsızlık? Daha ne kadar devam edecek?

 

Ciğerim yanıyor, vicdanım sızlıyor. Yardım edemediğim için midir bu vicdan azabı, bilmiyorum ama yüreğimin sesine engel olamıyorum. Sizde de kendinizi suçladığınız, o katledilenlerin seslerini duyamadığınız için utandığınız oluyor mu? Benim oluyor. O yüzdendir bu yazım.

 

Ülkemde bu kadar iyi insan varken nasıl böyle kötülerin, merhametsiz canilerin esiri olduk?

 

Evet, esiri olduk kötülüğün. Esiri olduğumuz bu fenalık yüzündendir ki katledilen kadınlar için çok geç, söylenebilecek bir söz yok artık. Kelimeler kifayetsiz, tüm sözcükler anlamsız. Çünkü hiçbir şey geri getirmiyor onları. Hiçbir şey, hiçbir şey onları bize geri vermiyor. Ne yazık ki son nefeslerini birer vahşet sonucu verdiler ve toprak onların evi oldu.  Ailelerine de tek söyleyebildiğim “Allah’ım sabır versin” ama böyle bir acıya nasıl dayanır bir yürek nasıl katlanır bilemiyorum.  Ama belki yalnız olmadıklarını bilmeleri yüreklerine su serper, acılarını biraz olsun dindirir. Ve yazmaya uzun devam edemiyorum ama hâlâ sesi duyulmayan kadınların dertlerine derman olabilmek için, bizi çaresiz hissettiren tüm kötülüklerin cezalandırılması için, ümit olabilmek için, “elimden bir şey gelmez demek” yerine neler yapabileceğimizi konuşabilmek için yapabileceklerimizi ve varlığımızı küçümseyenlere gücümüzü gösterebilmek için yazıyorum. Evet tüm adaletsizliğe karşı yazıyorum.

 

Son sözlerimi de Hazreti İbrahim ve karınca kıssasını hatırlatarak bitirmek istiyorum. Hazreti İbrahim’in ateşini söndürmek için su taşıyan karınca gibi hiç olmazsa safımız belli olur.

 

            Ebru Ağır

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

    KORKMA KENDİNDEN!..

 

 

 

Kar yağıyor ruhuma, berrak ve serin,

 

Sakinleşiyor gönlüm huzuru bulmuş gibi.

 

Gözlerim kapanıyor açılıyor kalbim

 

Artıyor ümidim dünya ve ümmet için…

 

 

 

İstekler ve kararlar beynimde çarpışıyor,

 

“İşte bunlar bana kalmış” diyorum, ceddimden,

 

“Kalk!” diyorum kendime “davan var senin!”

 

Korkma kendinden ve bilmezliğinden…

 

 

 

Uzun uzun düşünmeye gerek yok.

 

Biliyorsun işte bu doğruları.

 

Anlat haydi her daim onu herkese

 

Ne duruyorsun ah be zavallı

 

 

 

Bunca sene güneş doğdu ve battı,

 

Her gece izledin ay ve yıldızı,

 

Uzaklar yakın olur bir hatıra ile

 

O hatıraları biriktirebilmek mesele

 

 

 

Unutma Ahmet’im! Bilirsen hakkı

 

Ve kendi kalbindeki sırrı, esrarı

 

Dosta dost olmak neymiş anlarsın

 

Aşılması güç o yolları aşarsın...

 

 

 

           Ahmet Tayyib Deveci

 

 

 

 

 

DUYGU DAMLASI

 

 

 

Halk arasında “İti öldürene sürütürler” sözü vardır. Bunun anlamı bir kişi, sorumluluk aldığı veya önerdiği bir işin sonucu başarısız ve olumsuz çıkarsa, o işin olumsuzluğunun sonucu bu kimseye yansıtılır ve fatura ona çıkarılır. Sen söylemiştin, sen yapmıştın. Bunu sen istedin?” gibi sözlerle suçlanarak o işi düzeltmesi istenir. Bunu söylerken de “İti öldürene sürütürler” denir.

 

          ***

 

Yine halk arasında “Ben ettim sen etme” sözü vardır…  Acziyet ve özür dilemeyi değişik bir lisanla ve de karşıdakine yalvarır tarzda söylemenin en kibar en şık ve en samimi ifadelerinden biridir… Ve çoğunlukla böyle söyleyen birini dinleyen biri affetmiş, özrünü kabul etmiş onun ettiğini ona etmemiştir…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.