Horoz ve tilki

A -
A +
Bir kümeste tavuklar, genç horozlar ve kümesin yaşlı horozu birlikte yaşıyormuş. Yaşlı horoz dışarıdaki tilkiye karşı kümesin kapısını sıkı sıkıya kapatmış, tavukları dışarı bırakmamış. Dışarı çıkamayıp iyi beslenemeyen tavuklar zayıf ve küçük kalmış. Yaşlı horoz dışarı bırakmadığı tavuklara şimdilik ölmeyecek kadar mısır dağıtarak yaşamalarını sağlıyormuş. Kümese giremeyen tilki, kümesin duvarında küçük bir delik açıp genç bir horoza seslenerek biraz mısır vermiş. Mısırı yiyen genç horoz her gün tilkiden mısır almaya başlamış.
Bir süre sonra tilki, genç horoza tek başına yiyebileceğinden fazla mısır verince genç horoz hem kendisi yemiş hem tavuklara dağıtmış. Böylece yavaş yavaş yaşlı horozun kümesteki gücü kırılmış.
Böylece yaşlı horozun etrafındaki tavuklar azalmaya başlar. Artık popüler olan genç horoz bol yem yedikçe semirir. Etrafında tavuklar toplanır. Bu aşamada tilki kümesin kapısının önüne mısır bırakır. Kümeste bir tartışma çıkar. “Kapıyı açalım mı açmayalım mı?” diye…
Sonunda korkarak kapıyı açarlar. Kafalarını dışarı uzatıp yemleri yiyip hemen geri çekilirler. Hiçbir şey olmaz. Kümesteki tavuklar rahatlar. Korkuları azalır. Sonra bir daha sonra bir daha…
Bir gece tilki tekrar kümesin önündeki avluya mısır döker. Artık korkusu kalmayan tavuklar genç ve güçlü horozun öncülüğünde dışarı çıkıp rahat rahat yemleri yerler. Kümesteki her tavuk semirmeye başlar. Tilki bir süre sonra gece kümesin kapısından kendi mağarasına kadar mısır tanelerini döker. Sabahleyin kümesten çıkan ve korkusuzca beslenen tavuklar yemlene yemlene mağaraya kadar giderler. Onları içeride bekleyen tilki bütün kümes ahalisi mağaraya girince kapıyı kapatır. Bu hikâyede kümes neresidir? Yaşlı horoz kim? Genç horoz kim? En önemlisi tilki kim? Kıssadan hisse: Büyük devletlerin dostları yoktur. Sadece çıkarları ve bitmek bilmeyen açgözlü istekleri vardır. Genç horoz, gözünü hırs ve para bürümüş tiplerdir. Tavuklar ise genç horoza inanan, tecrübeyi dinlemeyen ve tilkiye yem olanlardır.
Ali Özdemir
 
 
 
ŞİİR
 
Özlüyorum
 
Şu Akrabalarım yalanız,
Bayramda gelmesinler 
O gün yabancılar da gelir,
Hiç zahmet etmesinler. 
 
Evlat, gelin, damat,
Hasta düştüğümde gelmesinler
O gün komşular zaten yanımda
Hiç zahmet etmesinler
 
Dost ahbaplar, ben zenginken
Pek yanıma gelmesinler
O gün etrafım çokça kalabalık,
Lütfen, ayakaltında ezilmesinler.
 
Öyle bıktım ki o sahtekâr
Sevgi gülücüklerden 
O riyakâr verişlerden,
Abartalı methiyelerden…
 
Öyle özlüyorum yaratılanı,
Yaratandan ötürü sevenleri…
Çok özledim göründüğü gibi olup
Olduğu gibi görünenleri...
 
Öyle çok özledim ki riyasız
İhlaslı muhabbetle özleyenleri 
Öyle özlüyorum Allah için seven,
Hem Allah için buğz edenleri.
   
Orhan Yavuz Ejder - Akhisar / Manisa 
          
 
 
 
 
KELAM-I KİBAR KİBAR-I KELAMEST
Büyüklerin sözü sözlerin büyüğüdür
 
“Veysel Karani hazretlerine birisi gelmiş demiş ki; efendim bize nasihat verin. Buyurmuş ki; "Allah’ı biliyor musun", biliyorum tabii demiş, "Başka bir şey bilmene gerek yok" buyurmuş. Bir tane daha nasihat ver deyince; "Peki, Allah seni biliyor mu" buyurmuş. “Elbette biliyor” demiş. "Başkası bilmese de olur" buyurmuş. O bakımdan yaptığımız işleri ne için, kim için yaptığımıza, ihlas mı riya mı olduğuna dikkat etmeliyiz.”
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.