İçimizdeki umut

A -
A +

Hayat kırgınlıklar, kızgınlıklar, pes edişler, kaybedişlerle mi doludur sadece?

 

Hayat hep köşebaşlarında sessizce ağlayışlar mıdır?

 

Heyecanla koştuğun yolu yavaş adımlarla geri dönmek midir?

 

Tadına doyamadığın sevginin bitişi midir?

 

Gökyüzünün hep fırtınalı olması mıdır?

 

Hayat hiç yeşermeyen umutlardan mı ibarettir?

 

Hepimiz çoğu zaman duvara toslar ve düşeriz. Bir daha kalkamayacağımızı sanır ve kendimizi hazin sona hazırlarız. Evet belki aldığımız ilk darbe değil ve evet son darbe de olmayacak. Ama biz hep kaybedişlerimizi görüyoruz. Hep yenilgilerimizi duyuyoruz. Hep kırgınlıklarımızı dinliyoruz. Oysa o kadar çok güzellik var ki onları görmüyoruz.

 

Bize umut olacak şeyleri kaçırıyoruz. Bizi ayağa kaldıracak olanları geri çeviriyoruz. Bir kere düştüğümüz zaman kaldırsak başımızı aslında kazanmaya ne kadar yakın olduğumuzu fark edeceğiz.

 

‘Son’ dediğimiz şeyler aslında yeni hayatların başlangıcı değil midir? Bir annenin doğum anı hamileliğin sonudur ama yavrusu için yeni bir hayatın başlangıcıdır. Okulun bitmesi sondur ama yeni iş hayatın için bir başlangıçtır.

 

Bazen bu sonları yeni bir başlangıç olarak göremeyiz ve umudumuzu kaybederiz. İşte hayat da böyle anlarda yeşeren çiçek gibidir. Çiçeğin yeşermesi için sadece biraz can suyuna ihtiyacı vardır. Bizim de ruhumuzun can suyu belki bir kitabın saklı kalmış sayfalarında, belki son ses dinlediğin bir nağmenin ezgilerinde saklı.

 

Yeter ki ruhumuza da hitap eden şeyleri bırakmayalım. Onlar bizim umutlarımız. Umutlarımızın hiç yitirilmemesi dileklerimle…

 

     Aslı Söylemez/Malatya (Öğrenci)

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

     YÂR MI KALDI?

 

 

 

Dağları önüme serip

 

“Del” diyecek yâr mı kaldı?

 

Her gece rüyama girip

 

 “Gel” diyecek yâr mı kaldı?

 

 

 

Herkes gitti birer birer,

 

Demek böyle imiş kader,

 

Bana “boş ver eller ne der,

 

Gül” diyecek yâr mı kaldı?

 

 

 

Yaza çevirip kışımı,

 

Bölüşüp ekmek aşımı,

 

Ağlayınca gözyaşımı,

 

“Sil” diyecek yâr mı kaldı?

 

 

 

Mecnun’dan beter her anım,

 

Aşk ile akar bak kanım,

 

“Seninle benim mekânım,

 

Çöl” diyecek yâr mı kaldı?

 

 

 

Sinanî’yim gündüzüm yok,

 

Hiç baharım yok, güzüm yok.

 

“Dünya malında gözüm yok,

 

Bil”, diyecek yâr mı kaldı?

 

 

 

     Mustafa Sinan Ay

 

 

 

 

 

DUYGU DAMLASI

 

 

 

“Bazı kitap okuyucuları eline aldığı kitabı baştan sona kadar satır satır çizerek okur. Bazı kitap okuyucuları öylesine birkaç sayfa okur sonra bırakır bir daha da eline almaz. Bazı okuyucular ise kafasına takılan bir mevzuda kütüphanesine veya kitaplığına gider bir kitabı çeker ve ayaküstü o bilgiyi karıştırır... Bulmaya çalışır... Bulduğunda da okumak için belki bir belki iki saat o hâlde ayakta kitabı elinde çalışmış olur... Derler ki isterse çok okusun bir gün saatlerce okuyup ertesi gün veya daha sonraki gün hiç okumayan kimse iyi bir kitap okuyucu değilmiş... Bir sayfa bile olsa her gün mutlaka istikrarlı bir şekilde kitap okumadan günü tamamlamayan kimse gerçek bir okuyucu imiş... Ve yine derler ki münevver insan günde en az bir gazete, haftada en az bir dergi ayda en az bir kitap okuyabilen kimsedir”

 

Berrin Ayan

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.