Ecdadımızın Amasya'da 7 asır öncesinde Edirne’de 1488’de ve de kayda geçmedik kim bilir hangi şehirlerinde hangi asırlarda başlatılan ruhsal hastalıklara yönelik psikiyatri tedavileri bugün Batılı bilim adamlarının da fark edip ilerletmesiyle hayli mesafe almış gözüküyor.
Batının son iki asırdır elde ettiği başarıyı da takdir etmemek elde değil... Biz ecdadımızın değil başlattıkları hizmetleri geliştirerek sürdürmek yaptıkları darüşşifa merkezlerinin nerede olduğunu adını dahi bilmiyoruz ama Batılı ilim adamları o başarıları kendi potalarında pişirip sonra da geliştirerek dünya hizmetine sunmanın gururunu yaşıyorlar...
Mesela Boston dispanserinde, düşünce denetimi bölümünde yapılan tespitlerine göre kaygıdan hastalanan insanların çoğu duygusal rahatsızlıkları olan ev hanımları imiş.
Bu anlamda Dr. J.H. Pott “dispansere gelen hastaların tamamına yakınının fiziksel bir rahatsızlığının olmadığını gördüm” demiş.
Çok değil, bundan 25-30 yıl öncesine kadar mahallenin koyun ağılı olma durumunda iken artık bir müzeye dönüştürülen Edirne’deki darüşşifada da asırlar öncesinde ruhsal anlamda insanlarla ilgilenildiği gibi...
O zamandan bu zamana bu insanları hasta eden şey neymiş peki? Farklı bir yöntem uygulayan doktorlar bunun tamamen hayal gücü “zihin ürünü olduğunu söyleyip hastayı “evine dön ve unut gitsin” deyip işin içinden sıyrılıyorken Doktor Prott bunun bir çözüm olmadığını fark etmiş işte...
Üstelik bu hastaların çoğunun hasta olmaktan hoşlanmadıklarını da tespit etmiş... Unut demek kolay ama rahatsızlıklarını unutmak öyle kolay olsaydı bunu kendileri yapardı diye düşünmüş...
Böylece Doktor Prott asıl derdin kaygılanmak ve çözümdeki asıl yöntemin de kaygılarından kurtarmak olduğunu fark etmiş... Ama insanlara “kaygınızdan kurtulun” diyerek başından savmamış... Peki ne yapmış? Bir sonraki yazımızda...
Mustafa Ali Mahdum
Azizim
Gözlerdeki sözleri yazar sırlı defterim.
Dil tercüman değildir gönle, gözdür azizim
Bakış ya da haykırış suskun sende gezerim
Mekânına görünmeden giderim azizim
Yokluk dem olmuş çayımın son yudumunda
Varlığa yelken açılmış son nefes rüzgârında
Aşk kelimesi seste kaldı, hayalde sen azizim
Nice han kurulmuş kalmadan giderim azizim
Bedenim göz idi ruhuma bir görmedi seni
Akıl kuvvet aldı gözden, ama okumadı seni
Gözleri okuyan sultana görünmedin azizim
Ruhun evi dar mı geldi, bir sığmadın azizim
Göz yabancı dil bilmez, suretine kandı.
Bilene bir okunmadın sayfalar yandı
Azizim dediğim ey gönüllü deli gönlüm
Cihana geldin ne umdun ne umuldun gönlüm
Mekânız fırtınalar çatını mı yıktı ki azizim?
Nağme bahçende, gülsüz mü kaldı besten
Yıkılan yıkılmayana sığındı mı ki ey azizim
Gel tövbeli gidelim ona, Rahman'a azizim
Ömür çeşmen, ahiret tarlanı coşsun sulasın
Yoksa her damlası hesaba çekilir azizim
Gözyaşın ile günah ateşini burada söndür
Orda denizi döksen ateşe, sönmez azizim
Yavuz Selim Bulut
Alerjiler ve sinüzit: Alerjik rinitler toplumda gayet sık görülür. Alerjik hastalarda sinüzit daha sıktır ve kronikleşebilir. Ayrıca polip ve burun içinde bulunan ve adına konka denilen bariyer türü katmanların alerjik bünye sebebiyle sürekli iltihaba maruz kalması (Konka hipertrofisi) da sinüs kanallarının (ostium) tıkanmasına ve sinüzite neden olabilir. Burun iç döşemesinin yine alerjik sebeplerle sürekli iltihabi uyaranlara maruz kalması nedeniyle de sinüzit oluşur. Alerji sebebiyle oluşan polipler de gerçek bir polip olmadığından ameliyatla alınsa bile tekrarlayabilir. Sinüzitin sık görülen belirtileri: Koyu sarı-yeşil burun akıntısı. Geniz akıntısı. (sinüzit olduğunda hissedilir derecede bollaşır) Alında, göz çevresinde dolgunluk, ağrı ve basınç hissi; özellikle aşağı eğildiğinde artan baş ağrısı. Koku alma ve bazen tat alma duyusunun bozulması. Geçmeyen burun tıkanıklığı. Kimilerinde ayrıca üst dişlerde ağrı. Ateş. Hâlsizlik. Kulaklarda ağrı, basınç hissi. Kronik öksürük. Ağız kokusu gibi.