Bugün dünya, İslamiyet’in esas aldığı ideolojik mesnedi arıyor, bir de bu namütenahi (sonsuz) davayı üstlenecek neferleri… Evvela vahdeti kendi içinde gerçekleştirmiş, özünü anlamış ve ruhuna katmış, başta nefsine, sonra insanların oluk oluk inkâra sürüklendiği bu çağa meydan okuyan neferlere ihtiyaç var… İnancı ve fikirleri doğrultusunda; tezatsız yani kafa karışıklığı yaşamadan yaşayan, hakikate tâbi olup geleceği en az şimdiki kadar gerçek kabul ederek dünyaya “nizam-ı âlem endişesi” ile bakan ve varoluş sebebini kavrayıp bunun getirisi olan sorumluluk duygusu ile dolup taşan neferlere ihtiyaç var. Peyami Safa’nın deyişi ile “Sevmekten ötesi lazım. Bizzat içine girmek, teneffüs etmek ve işba’ derecesinde doyup taşmak” mertebesine erişebilecek ve bu dava için terakki ve tasaffi edecek (kendini geliştirecek ve netleşecek) neferlere ihtiyaç var. Yoksa hesabını veremeyeceğiz… Nice coğrafyada kan ağlayan Müslümanların hesabını veremeyeceğimiz gibi, zulüm görenleri dert edinmeyişimizin hesabını veremeyeceğimiz gibi, bunca imkâna rağmen bu davayı sadece dilde bırakıp harekete geçmeyişimizin hesabını veremeyeceğimiz gibi. Tek çare özümüzü hatırlamak... Çünkü bu dava; en yüce dava, bu dava “hakikat” davası… Sen ki, istiyorsan asra meydan okumak, artık mücadeleyi sadece savaştan ibaret sanmak gibi kör bir idrakin dışına çık, unutma ki “her şey sevmekle başlar” ve “Kişi kıyamet gününde, sevdiğiyle beraberdir.” Evvela telkin ve irşat ile kalpleri fethederek yola koyul. Kuru bir nefes için değil, kendini adamak için yaşa. “Öyle diri yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin!..” Derinleş, yüzeyde kalmak yetmesin sana. “Yaşatmak için yaşa ve yaşatmak için feda et kendini...” Çünkü “İdeal için ıstırap çekmek zevktir, ideal için düşmek yükselmektir; ideal için feda, yaşamaktır” der Peyami Safa…
Bu yazıda geçen bazı kelimelerin sözlük anlamı: Mesned: Dayanak. Namütenahi: Sonsuz. Terakki: İlerleme, yükselme. Tasaffi: Saflaşma. Telkin: Anlatma, öğretme. İrşâd: Hak yolu gösterme. İşba’: Doyurmak, açlığı gidermek, doymak.
Mücella Pamukoğlu
ŞİİR
BİZE NE OLDU?
Büyük küçüğü sevmez,
Küçük büyüğü saymaz,
Hep olduk vurdumduymaz,
Söyleyin bize ne oldu?
Biz terbiyeyi unuttuk
Ahlakı edebi yırttık,
Haksızlıklara el tuttuk,
Söyleyin bize ne oldu?
Günde beş sefer namazı,
Kılıverdik bazı bazı,
Yapmadık Hakka niyazı,
Söyleyin bize ne oldu?
Ecdadımız ibadetle,
Hükmederdi adaletle,
Yaklaşırdı merhametle,
Söyleyin bize ne oldu?
Süleyman’ım hâlimiz bu.
Vaziyet ahvalimiz bu,
Sorumuz sualimiz bu,
Söyleyin bize ne oldu?
Süleyman Usta/Espiye-Giresun
GÜZEL YURDUMUZ
ADİLCEVAZ-CEVİZ REÇELİ: Ceviziyle ünlü Adilcevaz ilçemizde üretilen ve halkın önemli bir geçim kaynağı olan ceviz reçeli, uzun uğraşlar sonucu, kahvaltı sofralarındaki yerini alıyor.
Ceviziyle ünlü olan ilçede üretilen ve halkın önemli bir geçim kaynağı olan ceviz reçeli, uzun uğraşlar sonucu, kahvaltı sofralarındaki yerini alıyor. Meşakkatli bir çalışma sonucu üretilen ceviz reçeli, ilçe merkezi ve köylerdeki birçok ailenin en önemli geçim kaynağını oluşturuyor.
Birçok hastalığa iyi geldiği bilinen ceviz reçeli, Türkiye'de İstanbul, Ankara ve İzmir ağırlıklı olmak üzere Rusya, Suudi Arabistan, İngiltere, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar'a da pazarlanıyor. [http://www.adilcevaz.gov.tr/ceviz-receli]