İhanet ve bedeli

A -
A +
Son zamanlarda çok duyuyorum bu kelimeyi. Nedir bu kelime? Tabii ki ihanet! İhanet kimden gelirse gelsin çok kötü bir olaydır. İnsanlar arasındaki güven mefhumunu bir daha oluşmamak üzere ortadan kaldırır. Hani yine çok duyarız ya halk arasında:
"Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin" diye. İnsanın güveni bir sarsıldı mı toparlaması çok zordur. Bir de “ihanetin büyüğü küçüğü olur mu?” diye sordum kendime. Öyle ya her şeyin büyüğü küçüğü var da ihanetin niye olmasın? Doğrudur. İhanetin büyüğü de küçüğü de vardır ancak gidilen sonuç aynıdır. Yani ihanet küçük bile olsa bir daha güven sarsılır. Bir daha da gelmez.
İhanetin sonucunda güven duygusu o kadar sarsılır ki. Daha sonra gerçekten hata ile yanlış bir şey yapsa bile. Karşımızdaki kişiye suizanda bulunup “yine bilerek yaptı, kesin!” diyerek peşin hüküm veririz. Hatta bazen işi ileri götürüp fitneye sebep olacak davranışlar sergileyebiliriz. Peki her ihanetin bir bedeli olması mı lazım? Mutlaka karşı tarafa ceza mahiyetinde davranışlar sergilemek mi gerekiyor. Karşı taraf pişman ise bir daha yapmayacağına söz verdiği hâlde hâlâ yaptığı hatayı yüzüne vurmak. Özür dilediği hâlde hâlâ ona buğzetmek. Bana biraz haksızlık gibi geliyor. Eğer geri dönüşü mümkün olabilecek konulardan birinde yaptığı ihanet yeniden tekerrür ederse zaten o kişiden uzak durmak lazım. Ama ilk defa böyle bir şey yapmış ve yaptığından pişman ise o kişi ile konuşmadan köprüleri atmak en hafif tabiriyle mantıksızlıktır. Büyükler der ki: “İnsan affetmeyi bilmeli.”
Her şeyin sahibi yüce yaradan tövbe edeni affediyor da bizim gibi aciz bir varlık neden affetmeyi beceremiyor. Bence tatbiki zor olsa da şu mottoyu hayatımıza sokmamız lazım: "Sana yapılan kötülükleri ve yaptığın iyilikleri unut, sana yapılan iyilikleri ve yaptığın kötülükleri unutma!" Bu şekilde yaşamak çok zor olmasına rağmen hayatımıza geçirmeye çalışmalıyız.
     Abdullah Karakoç
 
 
 
ŞİİR
 
     Efendim
 
Nurun tüm semada parlar,
Rahmetin dünyayı kaplar,
Alelade basit kumlar,
Sen bastığın için güzeldir.
 
Tüm insanlık sana uysa,
Kavga dövüş olmaz asla,
Zengin fakir yenen hurma,
Sen tattığın için güzeldir.
 
Dünya bir han bizler yolcu,
Sünnetine uyan mutlu,
Gün ortası biraz uyku,
Sen yaptığın için güzeldir.
 
Bütün arzumuzdur rızan,
Sana inanmamak ziyan,
Üveys’e verilen hırkan,
Sen giydiğin için güzeldir.
 
Bizi sana ümmet kılan,
Bütün mahlukata Rahman,
Kardeşini sokan yılan,
Seni gördüğü için güzeldir.
 
Zikir eder bütün gökler,
Tüm melekler adın söyler,
Kırmızılı allı güller,
Sen koktuğu için güzeldir.
 
     Şevki Nurullah
 
 
 
TARİHTEN İLGİNÇ VAKIFLAR
 
KURBAN KESEN VAKIF: 1857 yılında İstanbul’da Zeliha Hanım Binti Abdullah Vakfı adıyla bir vakıf kuran hayır sahipleri, her Kurban Bayramı’nda 1500 kuruşa iyisinden kaç adet kurban alınırsa alınacak ve muhtaç mahallelerde kesilecektir. Diyerek, bayramlarda fakir ve muhtaç ailelere ulaşılmış ve bayramın güzelliğini onlarla yaşamışlardır.
KANDİL VAKFI: 1661 yılında İstanbul’da Köprülü Mehmet Paşa adıyla kurulan vakıf, iki kişinin köyde gece bekçiliği yapmasını ve karşılığında her birine günlük iki akçe ücret verilmesini öngörmüştür.
ESİRLİKTEN KURTARMA VAKFI: 1497 yılında İstanbul’da Doka Veled-i Petros Vakfı kendilerini efendilerinden satın alıp kurtarmak isteyen Hıristiyan kölelere on bin dirhem borç vererek, özgürlüklerine kavuşmalarını sağlamıştır. Özgür esirler sonra bu parayı namusuyla çalışarak azar azar vakfa geri ödeyeceklerdir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.