Dünya İnsan Hakları Günü'ydü 10 Aralık. Takvimler öyle yazıyor. Yine bu konuda dünyada özellikle kimi resmî kurum ve kuruluş sözde insan hakkını savunuyormuş gibi birçok şey yazacak kendilerinin bile inanmadığı yalanları dile getirecek… Ama aslında bu gün güçlülerin güçsüzleri hakladıklarının anısını çağrıştıran bir gün olarak kutlanmalıdır…
Dünyanın gözü önünde bunca haksızlığın yapıldığı, binlerce masum insanın katledildiği, binlerce insanın aç susuz ölüme terk edildiği bir dünyada hangi insan hakkından bahsedilir ki?
Dünyanın beş daimî üyesinin istediği gibi at oynattığı bir dünyada ve bilhassa dünyanın en büyük iki üyesi ABD ve RUSYA’nın insanların hayatıyla kedinin fareyle oynadığı gibi oynadığı bir dünyada hangi insan hakkından söz edilecek?
Daha kurulurken kanına girilen milyonlarca yerli halkın, Afrika’dan getirilerek köle gibi kullanılan insanların yaşandığı bir dünyada; Vietnam’dan başlayıp Afganistan’a oradan Irak’a kadar uzanan sayısız savaşlarda kıyılan bunca insanın hakkı insan hakkı değil miydi?
Avrupa’nın göbeğinde Sırbistan’da medeni Avrupa’nın gözleri önünde binlerce insan haksız yere öldürülürken insan hakları yok muydu? Doğu Türkistan’da binlerce soydaşımızın feryadı olurken insan hakkı yok muydu? Hindistan’da Keşmir ve Myanmar’da masum insanlar için insan hakları yok muydu? Silaha ve atom bombasına trilyonlar harcanırken Yemen’de, Afrika’da ve daha dünyanın birçok yerinde bir lokma ekmek bulamayıp açlıktan susuzluktan ölüme terk edilen birçok çocuğun hayat mücadelesi verdiği bir dünyada insan hakkı nasıl olabilir ki?
Ve yine başta Afrika olmak üzere dünyanın birçok yerinde gıda su ve süt bulamadığı için ölen binlerce masum, çocuk ve insan olduğu hâlde başta silaha ve savaş malzemesine trilyonlar harcanıyor. Öte yandan bir yoksula fakire bir ihtiyaç sahibine bir kuruş vermeyip kedisi ve köpeğinin sütü ve maması için bütçe ayıran kimileri dünyada kutlanan insan hakları hakkında acaba ne düşünür? İnsan olmak bu kadar mı ucuzdur bu dünyada? İnsan bu kadar mı değersizdir? Bu kadar mı hemcinsi tarafından dışlanır?
Aslan Torun
ŞİİR
DAĞLAR ÜSTÜME ÜSTÜME GELİYOR
Kızılçamlar ortasında
Doğduğum doyamadığım
Tabiat harikası köyümdeyim
Sağım solum, önüm arkam çam
Sıkışıp kaldım çamlar arasına
Günlerdir buradayım
Burada her şey doğal, yiyecekler doğal
Giyecekler doğal
Konuşmalar doğal
Kimse yapmacık konuşmuyor
Riya bulaşmamış kalplere…
Burada şairliğimi takan yok.
Edebiyat şiir bilen yok.
Ben duygusallıktan bahsediyorum
Onlar odundan öküzden…
Ben şiir diyorum
Onlar yoğurt süt yumurta,
Anlatamamaktan
Anlaşılamamaktan
Çıldıracağım…
Dağlar üstüme üstüme geliyor
Sanki kızılçamların altındayım
Nefessizim, sessizim çaresizim…
Ali emmi katkısız organik
Kaba saba ama kitabın ortasından konuşuyor
Fatma teyze, o da yüzde yüz organik
Hijyen bilmiyor, sabun dahi kullanmıyor
Amma maşallah turp gibi,
Yanaklarından kan fışkırıyor…
Yetmiş beşine merdiven dayamış
Hiç doktora gitmemiş
İlaçla tanışmamış
Amma benden daha sağlıklı…
Bugünün menüsü yine aynı
Sabah kahvaltısında, kuzinede
Odun ateşinde kızartılmış
Nar gibi köy ekmeği
Süt yumurta pekmez var…
Öğlen akşam yemekleri, hiç değişmiyor
Bir gün tarhana çorbası, nohut
Ertesi gün hamur işi, gözleme veya mantı
Sofranın olmazsa olmazı soğan
Ve tabii ki kaymağı alınmamış
Mis gibi köy kese yoğurdu…
Yoksulluğun kol gezdiği
Mert insanların yaşadığı
Doğduğum köyüme, takılıp kaldım
Doyduğum kente, bu güzellikleri bırakıp da
Bir türlü dönemiyorum…
Dağlar seni bırakmayız
Sana yol vermeyiz der gibi
Üstüme üstüme geliyor…
Şahin Ertürk/Kütahya