İnsanın doğayla savaşı -2

A -
A +

Bir yandan doğanın dengesini bozan kimyasalları üretip atmosfere salarken; öte yandan yol açtığı zararın kendisine dokunduğunu görerek tedbirler almaya çalışmakta.

 

Gerçekte stresli bir varlık olan insan, uğraşlarıyla bir nevi stresini atmaya çalışmakta. Hâlbuki kendisi de hükmetmeye çalıştığı bu tabiatın bir parçası olduğunu az çok bilmekte.

 

Eskilerin anasır-ı erbaa dedikleri dört unsur (toprak, su, hava ve ısı) insanın da yapıtaşını oluşturmakta. Aksi takdirde geri dönüşümü mümkün olamazdı. Bu tabiatta geri dönüşümü olan her şey tabiatın bir parçasıdır. Peki bütün canlılarda olmayıp insanı bu bitmez tükenmez savaşa sürükleyen şey nedir?

 

Felsefe ve ontoloji (varlık bilimi) insana mütemadiyen nasıl sorusunu sorar. “Evren ve insan nasıl var oldu?” sorusunun cevabını bulmak için binlerce yıldır kafa yoran bilim, “niçin?” sorusunu hiçbir vakit sormaya cesaret edememiştir. Zira niçin sorusunun cevabını bulduğu zaman kendini de tanıyacak, içindeki “ben”i dizginlemenin derdine düşecektir. Buna cesaret edemeyince de kendini bu sorunun cevabını en sade şekliyle veren Hakk'ın elçilerine cevap yetiştirmeye, ram olması gereken nizama karşı savaşa tutuşmakta. Bir nevi düşünürken zekâsını bağlamayı, yani sınırlandırılmayı, teslimiyeti kabul edememekte bir ömür girdiği savaştan bitap düşmüş bir vaziyette maddenin ve mananın esrarına susamış olarak fikir işkencesiyle hayata veda etmektedir. Bu hâliyle insan, susuzluğunu gidermek için deniz suyu içen bedevinin durumuna düşmekte. Hâlbuki varlığın sahibinden gelen kutlu elçilere kulak verse kendini tanıyacak, tüm bu kavgaların başaktörünün nefsi, yani kendi olduğunu bilecek ve Hakk'a gönül vererek cümle esrarı çözüp sonsuz huzura erecektir. Böylece uğrunda savaştığı tabiatın da kendisi için yaratıldığını, rakibi ya da düşmanı olmadığını, iyi yetiştirilmiş uysal bir küheylan gibi severek ve isteyerek kendisine ram olduğunu görecek, barışa, huzura ve mutluluğa erecektir.

 

     İdris İspiroğlu

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

 

 

GÜZEL BİR PAYLAŞIM

 

 

 

Bahar muştusu mayıs,

 

Sakladın içinde payız,

 

Ölüp ölüp dirildik,

 

Çok şükür, bayramdayız!

 

Nice şehit yakını,

 

Alenî pazarlığı,

 

Affetmeyip asilce

 

Vurdu o gür tokadı!

 

Canları, her anısı,

 

Yerle yeksan olunca,

 

Yardıma koşanların,

 

Farklı cihetten diye,

 

Lanet ve bedduası,

 

Kırdı çok gönülleri,

 

Depremzede kardeşim,

 

Asaletle dedi ki;

 

Alın verdiklerinizi!

 

Emanetin canı az,

 

Bize Rabbimiz kâfi!

 

Her fırsatta kalp yaptı,

 

Hünerli elleriniz,

 

Kelâm söyleyince de,

 

Ateş oldu diliniz!

 

Mülteci kardeşleri,

 

Ürküttü tehditleri,

 

Masum olan mazlumun,

 

Duası tecelli etti.

 

Dünyanın her yerinde,

 

Müslümanlar sevindi,

 

Kazanan Türkiye'mdi,

 

Hakiki milliyetçi,

 

İnanmış kimselerdi.

 

Hakir gördüğünüz,

 

Anadolu irfanını,

 

Hafife aldınız çok

 

Çobanımın hakkını.

 

Diyor, Attilâ İlhan:

 

Bu ülkeyi yıllardır,

 

Aydınlardır batıran,

 

Düştüğü bu çukurdan,

 

Halktır daim kurtaran!

 

Ey Rabbim vatanımı,

 

Taşının toprağının,

 

Altında ve üzerinde,

 

Bulunan mübarek ve,

 

Kıymetli müminlerin,

 

Hatrı ve hürmetine

 

Zalime nasip etme!

 

Âmin.

 

 

 

     Mestan Can

 

 

 

 

 

DUYGU DAMLASI

 

 

 

“Hepimiz her konuda en başarılı olmayı istemez miyiz? En başarılı olmak herkesin yapamadığını yapmak değil midir? Kimselerin erişemediğine erişmek, kimsenin ulaşamadığına ulaşmak herkesin “helal olsun” diyebileceği konuma gelmek... Eh nefsimiz hoşlansa da gururumuz okşansa da hepimiz zor olanı başarıp örnek gösterilmek istemez miyiz, isteriz... Öyleyse neden hepimiz kolay olanı yapıp da zor olanı başarmaya talip olmuyoruz? Niçin hepimiz en kolay olan gönül kırmayı, kalp kırmayı, eleştirmeyi tercih ediyoruz da zor olan kimselere kolay kolay nasip olmayan gönül kazanmayı, motive etmeyi, alkışlamayı ve gurur duyup takdir etmeyi tercih etmiyoruz... Bu kadar mı kolayız?” Esra Tunç

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.