İsrail zulmünün tüm şiddetiyle devam ettiği bugünlerde hadiseye farklı cihetten bir bakış sunarak sizleri bu hususta tefekküre davet ediyorum. Gerek yazılı gerek görsel basında ve çeşitli sosyal medya mecralarında, yapılan akılalmaz zulmün son bulması, zalimin cezalandırılması, yaptıklarına pişman edilmesi adına çeşitli protestolar, gösteriler, propagandalar ve eylemler sergilenmekte ve çeşitli İsrail menşeli ürünler boykot edilmektedir. İçi yanan her Müslüman ve vicdan sahibi diğer inançta olan insanlar, kendi çapında, Hazreti İbrahim “aleyhisselam’ın” yakılmak istendiği ateşe su taşıyan karınca misali bunlara katkı sunmakta!..
Değinmek istediğim asıl mesele ise hadisenin diğer bir noktası üzerine olacaktır. Hakikaten 21. yüzyılda akla hayale gelmeyecek bu vahşet yaşanırken elimizden bir şey gelmediği için aşırı duygusal tepkiler veriyoruz. Ama aynı zamanda bu hadiselerden sonra İslamiyet üzerine araştırma yapmaya başlayan insanların Müslüman olmakla şereflendiklerini söyleyenlerin çektikleri videolar yaygınlaşmakta. Allahü teâlâ mübarek etsin, sayılarını artırsın.
Kendi peygamberini bile öldürmeye kalkışan bu kavim, aslı değiştirilmiş kitaplarında, kendinden olmayanların öldürülmesinde hiçbir beis görmemekle beraber aslında lanetlenmiş olmalarının yanında ne kadar da ahmak olduklarını yukarıdaki bahsedilen sebeplerden ötürü kanıtlamış oluyorlar. Gazze’deki Müslümanları kendi düşüncelerinde yok etmek isterken belki de Gazze nüfusundan kat kat fazla sayıda insanın İslamiyet ile şereflenmesine, kendilerince istemeyerek de olsa sebep oluyorlar. Bir kişi daha cehennemde yanmasın niyeti ile yollara düşen, sefere çıkan Eshab-ı kiram efendilerimizi kendimize rehber alarak, her ne kadar bu şartlarda sefere çıkamasak da dua müminin silahıdır diyerek dua ediyoruz...
Allah’ım, Müslüman kardeşlerimizi yaşadıkları bu zulümden halas eyle, kurtar, onları felaha kavuştur. Zalimleri ıslah eyle. Onların zulüm yapmalarına fırsat verme ya Rabbi.
Şerif Ali Bozkurt
ŞİİR
Azizim
Gözlerdeki sözleri yazar sırlı defterim.
Dil tercüman değil gönle, gözdür azizim
Bakış ya haykırış ya suskun sende gezerim
Mekânına görünmeden giderim azizim
Yokluk dem olmuş çayımın son yudumunda
Varlığa yelken açılmış son nefes rüzgârında
Aşk kelimesi seste kaldı, hayalde sen azizim
Nice han kurulmuş kalmadan giderim azizim
Bedenim göz idi ruhuma bir görmedi seni
Akıl kuvvet aldı gözden, ama okumadı seni
Gözleri okuyan sultana görünmedin azizim
Ruhun evi dar mı geldi bir sığmadın azizim
Göz yabancı dil bilmez, suretine kandı
Bilene bir okunmadın sayfalar yandı
Azizim dediğim ey gönüllü deli gönlüm
Cihana geldin ne umdun ne umuldun gönlüm
Mekânsız fırtınalar çatını mı yıktı ki?
Nağmeli bahçende, gülsüz mü kaldı besten?
Yıkılan yıkılmayana sığındı mı ki ey azizim
Gel tövbeli gidelim, Rahman'a azizim
Ömür çeşmen, ahiret tarlanı coşsun sulasın
Yoksa her damlası hesaba çekilir azizim
Gözyaşın ile günah ateşini burada söndür
Orda denizi döksen ateşe, sönmez azizim.
Yavuz Selim Bulut
ESKİMEZ KELİMELER
MÜTEAKİP: 1. zarf -den sonra. 2. sıfat Arkadan gelen, ardı sıra gelen.
MÜSTECAP: Kabul olunmuş.
MÜTEMADİYEN: 1. zarf aralıksız. 2. zarf sürekli.
ASALETEN: 1. zarf Bir görevde temelli olarak, asıl olarak, vekâleten karşıtı. 2. zarf Kendi adına hareket ederek.
KEMİYET: Nicelik. Azalıp çoğalabilen, sayılabilen ya da ölçülebilen bir şeyin durumu, özelliği. Nicelik, felsefenin konusu olmuş birçok temel sınıflandırmadan biridir.
KEYFİYET: 1. isim Nitelik. 2. isim Durum. Bir nesnenin yapısını, nasıl olduğunu belirleyen özellik, nitelik; klasik felsefe ve mantıkta on kategoriden biri.
SİLSİLE: Birbirine bağlı, birbiriyle ilgili şeylerin art arda veya yan yana dizilerek meydana getirdiği sıra, dizi; soy kütüğü, şecere; rütbe ve mevki yönünden bir sınıf içindeki derecelenme.
MÜSTEAR: 1. sıfat takma 2. Klasik Türk müziğinde bir makam.
CÜMLETEN: Hep birden. Hep, bütün, toptan.