Eğitimin iki önemli gayesi vardır. Görevini en iyi şekilde yaparak ailesini ve toplumu ayakta tutacak karakterli ve ehliyetli insan yetiştirmek ve topluma kazandırmaktır. Ağaç yaş iken eğildiği gibi aileden sonra da çocuklara en büyük emeği geçen okullar ve öğretmenlerimizdir. Konusunda uzman iyi yetişmiş ehil ellerde yetişen nesiller nasıl geleceğin sağlam aile ve toplum yapısının temelini oluşturuyorsa yanlış ve yetersiz ellerde büyüyen ve eğitilip yetiştirilen nesiller de o kadar problemli olacak ileride ve toplumda birçok sorunlara yol açacaktır. Okulların yetiştirdiği nesiller yalnız bilgi ve medeniyet ve maddi ihtiyaçları karşılamakla kalmayıp onların topluma yararlı birer fert olacağı manevi bilgilerle de yetiştirilip donanmaları gerekmektedir.
Burada en önemli meselelerden biri de çocuklarımızın okurken kabiliyetlerine ve zihnî yapılarına göre okumaları ve yetişmeleri gerektiğidir. Günümüzde birçok çocuğumuz istediği ve kabiliyetine göre okullarda okuyamadığı için topluma tam olarak faydalı olamamaktadır. Çocuk istediği bölümü okuyamadığı, istemediği bir bölümde okumaya mecbur kaldığında topluma da faydası o nispette düşük olacaktır.
Şahsen ben kendimden örnek verecek olursam ben çocukluğumda en büyük idealim okuyup öğretmen olmak istiyordum. Bilhassa tarih ve edebiyat öğretmeni olmayı çok istediğim hâlde ne yazık ki kısmet olmadı. Ülkemizde birçok gencin yaşadığı gibi maddi şartlar el vermediğinden ve yatılı okulda okuyup sağlık konusunda yetişip görev yapmaya mecbur kalmış oldum. Öğretmenlik hep içimde bir ukde olarak kaldı… Topluma öğretmen olarak hizmet veremesek de sağlıkçı olarak görev yaptık ama ne yapalım sağlık olsun kısmet böyleymiş diyerek mesleğimizde en iyi olmaya çalıştık. İşte bu da yukarıda değindiğimiz gibi ülkemizdeki eğitim yapımızın çarpık bir örneğini göstermektedir. Bu vesileyle ikinci yarıyılın şimdiden öğrenci ve öğretmenlerimize hayırlı olmasını diliyorum.
Aslan Torun
ŞİİR
SESSİZ YOL
Bir ışıltı...
Kubbelerde şafak bekçisi mahcup gözlerim
Dilimdeki hicran sözleri kuşatır kâinatın karanlıklarını
Sürgün yollarıdır kalbimi kuşatan
O sonsuzluk çınarı yeşil mescidim
İçimde tutuşmuş bir yangın var,
Müjdenin yanan nağmesi!
Yıllar kızgınca yumruklar ömrümün pencerelerini
Zaman bir mahşer gürültüsü misali,
Savurur şehirlerimi…
Yalnızlığın kör çıkmazlarında yırtılır,
Umutsuzluğun kefeni…
Sağır duvarların omzuna dayamış, günahsızlar dilini
Saadetin yeşil çiçekleri yayılır, haberci kuşun ağızlarında
Ölümle kuşanmış hayat, yolun sonu mezarda...
Meczuplar sofrasında bana bir yol, bir çıtırtı sesi
Damla damla yağar rahmetin vecdi, ruhumun güneşi
Lambalarda hayat telaşesi ve zindan resmi
Örtün üzerime sessizce, uyku ve perdeleri...
Fatih Kaban
ESKİMEZ KELİMELER
UKDE: 1- Düğüm, yumru. 2- İçe dert olan şey.
FİRUZE: Küpe ve yüzük taşı gibi süslemede kullanılan, mavi renkli, saydam olmayan hidratlı doğal alüminyum ve fosfattan oluşan değerli bir mineral.
UMUR: Aldırış etme, önem verme.
HUSUSİ: 1-Özel, 2- Özel olarak, özel bir biçimde.
MAHZUR: 1 Sakınca, 2- Engel. 3- Müsaade edilmeyen.
NÜANS: İnce ayrım, ince fark.
İMTİYAZ: 1- Başkalarına tanınmayan özel, kişisel hak veya şart, ayrıcalık. 2- Fabrika kurmak, maden işletmek vb. için bir kişi veya kuruluşa devlet tarafından verilen özel izin. 3- Gedik.