Geçtiğimiz 25 Kasım günü “Kadına yönelik şiddetle mücadele” günüydü. Çeşitli TV’lerde konu tartışıldı konuşuldu. Ancak ne acıdır ki her yıl kadına şiddet artarak devam etmektedir. 2022 yılında 300’e yakın kadın öldürüldü. Hangi tedbirler alınırsa alınsın bunun önüne geçmek mümkün olmuyor.
Asrileşiyoruz, çağdaşlaşıyoruz, modernleşiyoruz her gün kadın hakları, kadın erkeğe eşittir diye bağırıyoruz ama ne yazık ki hepsi lafta kalıyor değişen bir şey olmuyor. Son bir yıl içinde gün geçmiyor ki ya bir kadın tacize uğramasın şiddet görmesin ve hatta hatta ölmesin. Bu nasıl bir insanlık dramıdır? İzahını ve mantığını anlatmak gerçekten çok zor.
İnsanımız artık eskisi gibi birbirine saygı, sevgi beslemiyor, en ufak bir anlayış göstermiyor, en ufak bir şeyde hemen tartışma kavga çıkıyor. Tamam da öte yandan hiç aklımıza gelmese de bu olaylarda şikâyet edene kadar aileyle ilgilenmeyip sonrasında doğrudan polisiye tedbir denilen evden uzaklaştırma vb. gibi cezalara yönelmek ailelerde geri dönülmez kopukluğa kapı aralamış olmuyor mu? Aslında kimse sorunlu ailelerin neden sorun yaşadığını anlamaya ve onun çözümüne odaklanıyor mu? Aileler bir sorun yaşayıp konu polise intikal ettiğinde erkek evinden uzaklaştırılınca sorun çözülüyor mu? Yoksa tamamen mi çıkmaza giriyor?
Evlenenlere sorun bulmak, sabırsız demek, birbirini anlamıyor demek çocuk oyuncağı mı bu iş vb. demek kolaydır. Ama hiçbir gencin birbiriyle ayrılmak için evlenmeyeceğini de bilmek gerekir. Hiçbir kimse sevdiğine şiddet uygulamaz uygulamak istemez. Ama bize hep şiddet uygulanmış hâller haber olarak sunulur. O hâle nasıl geldi bu severek yapılan evlilikler? Bu sorgulanmaz... Bir kişi değil beş kişi değil yüz kişi değil, binlerce evli çiftin sonunun bu hâle gelmesinde sorun sadece “kadına şiddet” kelimesiyle geçiştirilebilir mi? Ne oluyor da bu evliliklerin sonu bu kahrolası kapıya çıkıyor?