Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde şu an için ölümlerin sebepleri arasında en çok kanser ve kalp hastalıkları gelmektedir. Ben de 1-7 Nisan Kanser Haftası olması vesilesiyle bir sağlıkçı olarak kanser konusunu yazmaya karar verdim...
Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de kanserle mücadele devam etmektedir ama ne yazık ki bu hastalık artık çağımızın en büyük vebası olmaya devam ediyor. Dünyada ve ülkemizde kanser ölüm nedenleri arasında en ön sırada yer almaktadır. Tıpta onca gelişmelere rağmen ve yapılan onca mücadeleye karşın kanser ne yazık ki çağımızın hastalığı ve her geçen gün daha da artmaktadır. Bu hastalığının kalıcı bir tedavisi henüz mümkün gözükmemektedir.
Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de kanserden ölümler her geçen gün artmakta ve ölüm sebebi olarak ilk sıralardaki yerini almaktadır. Günümüzün getirdiği hayat şartları, stres, sıkıntı, çevre kirliliği, beslenme alışkanlığımız, tükettiğimiz sebze-meyve ve her türlü hormonlu ve ilaçlı gıdalar, içtiklerimiz maalesef kansere davetiye çıkarmaktadır. Ülkemizde görülen kanser türlerinden en çoğu da erkeklerde akciğer, mesane ve kolon kanserleridir. Aynı şekilde kadınlarda da en fazla meme ve rahim kanserleridir. Bunların dışında diğer kanser türleri de görülmektedir. Bütün bu saydığımız kanser türlerinin sebebi yukarıda saydığımız nedenler olduğu gibi bunların en önemlilerinden biri de sigaradır. İşin bir başka acı tarafı da sigara kullanımının daha da artması ve kullanma yaşının gitgide küçülmesidir. Neredeyse ilkokul öğrencilerine bile kullandırılmaya çalışılmaktadır. Bir diğer acı yanı da eskiden kadınların sigara kullanmaları çok az ve ayıp sayıldığı hâlde şimdi özellikle genç kızlarımızın da erkeklerden aşağı kalmayacak şekilde sigaraya müptela olmaları dikkat çekmektedir...
Sigara içmeye başlayanların çoğu ya bir arkadaşının teşvikiyle veya bir özentiyle olmaktadır. Bilhassa bazı gençler ya arkadaşlarına hava atmak veya büyüdüklerini göstermek için sigaraya başlıyor. Bir iki tane derken arkası gelmiyor ve bir gün bağımlı hâle geliyorlar.
Aslan Torun/Em. Sağlıkçı-Yazar
ŞİİR
ORUÇ TUTUYORUZ
Virde verdik sesimizi,
Yeniyoruz nefsimizi
Çalışıyoruz dersimizi
Şükür oruç tutuyoruz
İmsake dek helal olan
İftara dek yasak olur
Vücut bakıma alınır
Şükür oruç tutuyoruz
Samimidir niyetimiz,
Kıbleye doğru yüzümüz
Allah'a bağlıdır özümüz
Şükür oruç tutuyoruz
Sahurda iftarda yemek
İçten gelir dua etmek
Kendimize bunca emek
Şükür oruç tutuyoruz
Günde var beş vakit namaz
Mümin kılmadan duramaz
İlahiler avaz avaz
Şükür oruç tutuyoruz
Bu ay sorgu yok der Allah,
Şeytanlar bağlıdır billah,
Süleyman der ki maşallah
Şükür oruç tutuyoruz
Süleyman Usta-Espiye/Giresun
TARİHTEN BİR YAPRAK
BEYAZIT CAMİİ: İstanbul'un yedi tepesinden biri üzerine kurulan ve semte adını veren muhteşem camidir. Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Sultan Bayezid tarafından yaptırılmıştır. Bayezid Camii, klasik Osmanlı üslubunun ilk örneğidir. Caminin kubbesi dört fil ayağı ve iki sütuna oturmaktadır. Merkezî kubbenin mihrap ve methal tarafından iki yanlarda iki yarım, diğer yanlarında dört kubbe bulunmaktadır. Yanlar, biri merkezî olmak üzere beşer kubbelidir. Böylece büyük bir mekân nispeten daha küçük kubbelerle örtülmüştür. Cami iki minareli, her minare de birer şerefelidir. Güneyde olanı cami ile birlikte, diğeri ise çok uzun zaman sonra yapılmıştır. Her ikisi de gerek iç gerekse dış görünüşleri, süslemeleri bakımından çok güzeldir. İki minare arası 87 metre olup bu durum camiye azamet vermektedir. Osmanlı mimarisinin nefis taş işçiliğinin bütün incelikleri avlu ve şadırvanda görülür...
Bayezid Camii, 1509 yılında meydana gelen zelzelede hasar gördüğünden ve ayrıca 1797, 1870, 1940, 1958 yıllarında esaslı tamirler görmüştür.