Kasları rahat bırakmak mı?

A -
A +

Çok sık duymuşsunuzdur. “Ters bir hareket mi yaptım nedir, belim tutuldu”, “Dün çok zorladım galiba omuzlarım kasılmış” Bu ve benzeri durumlar sizde de olmuştur zaman zaman… Böyle durumda hemen hepimizin aklına gelen ilk şey kas gevşetici bir ilaç bir iğne bir krem vb. kullanarak işimize dönmek… Peki bu tür durumlarda bu süreç böyle mi olmalı? Elbette bu ajanlardan faydalanmalı ama nerede ne zaman gerekir iyi düşünülmeli. Çünkü vücudun mükemmel bir koruma içgüdüsüne sahip olduğu unutuluyor. Vücudun bakterilere mikroplara vb. karşı kendini korumaya aldığı bir otoimmün sistemi olduğu gibi kas ve iskelet sisteminde de kendini deformasyona karşı korumaya alan bir savunma mekanizması var… Bu mekanizma kasların kendini kilitleyerek, o bölgede meydana gelmiş veya gelebilecek muhtemel dejenerasyona, deformasyona tahribata, ödeme vb. karşı çalışmayı geçici olarak durdurma, ara verme mekanizması. Tıpkı elektrik kısa devre olma durumunda sigortanın otomatik elektriği devre dışı bırakması gibi.

 

İşte kas kasılması, kas tutulması denilen bölgede, gerçekten de kaslar kasılmış, sertleşmiş oluyor ve hasta duruma göre bel boynunu oynatamıyor, omurga hareketini -önceki kontrolsüz hâliyle- rahat yapamıyor. Çünkü o bölgede vücut bir tehlike sezinlemiştir… Ters yatan vücudun boyun omurlarına verebileceği veya verdiği sıkıntıyı giderme sürecinde boynun çalıştırılmaması gerekmektedir. Kaslar kasılıyor ve boynunuzu veya benzer şekilde beli oynatamıyor ise o kasılmayı, sebep sonuç ilişkisi değerlendirilmeden hemen kas gevşetme sürecine tabi tutulmamalı. Hemen fizik tedavi ve manuel terapi sürecine başlanmamalıdır. Birkaç gün istirahat ile geçmeli. Beden yavaş yavaş o süreci doldurmalı. Fizyolojik olarak perfizyon sağlamaya başlamalı. Dolaşım sağlanmalı… Görülecek ki bu süreçte vücut zaten kendi kas gevşeticilerini sağlayacaktır. Ağrısı çok fazla olursa ağrı giderici ajanlar veya ilaçlarla hasta desteklenmeli ama çok mecbur kalınmadıkça kas gevşetici verilmeyeceği gibi kasları gevşetici masaj, yoğurma, fizik tedavi teknikleri, manuel terapi vb. uygulamalarında da acele edilmemeli.

 

            Uzm. Fizyoterapist Hakan Özdemir

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

 

 

ÇOCUK VE DEFTER

 

 

 

                 -Çocuk şiiri-

 

Mini mini nazik ellerin,

 

Pırıl pırıl berrak gözlerin,

 

Heceleyen tatlı dillerin

 

Ben beyaz bir defterim,

 

Ben hep seni beklerim…

 

 

 

Nur pak yüzün, ışıklı gözün, 

 

Bülbül dilli gibi sözün…

 

Benim gibi ak beyaz özün,

 

Ben beyaz bir defterim

 

Ben hep seni beklerim…

 

 

 

Karalarsın beni kalemle,

 

Sonra okursun hem dedenle.

 

Çantana korsun beni özenle,

 

Ben beyaz bir defterim,

 

Ben hep seni beklerim…

 

 

 

Resimler çizdin sen, bana,

 

Süslenirim elvan boyana

 

Kurban olurum yaratana.

 

Ben beyaz bir defterim,

 

Ben hep seni beklerim…

 

 

 

Orhan Dede otur benimle,

 

Defteri yazdım bu elimle, 

 

Uyurum güzel defterimle

 

Bu beyaz defter benim,

 

Ben defterimi severim…

 

 

 

   Orhan Yavuz Ejder-Akhisar/Manisa

 

 

 

 

 

ESKİMEZ KELİMELER

 

 

 

MEZELLET: Alçalma, aşağılaşma…

 

GİRYAN: Gözyaşı döken. Ağlayan.

 

MÜMTAZ: Diğerlerinden ayrılmış, üstün, seçkin, seçilmiş. Ayrı tutulan.

 

MANZUM: Ölçülü, mizanlı, tertipli…  Edebiyatta ölçüsü olan dizilmiş, sıralanmış, düzenlenmiş.

 

TENVİR: Aydınlatma. Bir şey hakkında bilgi verme. Bir şeyi münevver kılma açığa kavuşturma…

 

MAH: Senenin on ikide birisi. Yirmi sekiz, yirmi dokuz, otuz veya otuz bir günlük zaman. Gökteki ay. Kamer.

 

ZUHUR: Meydana çıkmak. Ansızın meydana gelmek. Baş göstermek. Görünmek.

 

ZEBUN: Zayıf, güçsüz, âciz. Alışverişte aldanan…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.