Kendini tanımak...

A -
A +

Birçoğumuz kendimizi tanımayız ve bunun farkında değilizdir. Buna rağmen hayatımızdaki insanların bizi "olduğumuz gibi" kabullenmeyişine sitem eder, üzüntü, öfke, kaygı, endişe gibi olumsuz duygu ve düşüncelerle boğuşuruz. Ve bir türlü nasıl mutlu olacağımızı bilemeyiz.

Kendimize soracağımız sorulara vereceğimiz dürüst cevaplar ile "kim olduğumuzu" anlayabiliriz. Hadi sor kendine;

*Kimim ben? *Kendimi olduğum gibi seviyor muyum? *İyi huylarım nedir? *Kötü huylarım nedir? *Benim için mutluluk nedir? *Ben, kendimin eşi, çocuğu, annesi, patronu, arkadaşı vs. olsaydım "kendimi sever miydim?" *Şikâyet ettiğim durumlarda gerçekten haklı mıyım?

*Ne kadar şükrediyorum? Soru ve cevapları kendinize göre iç dünyanızda bulun ve değişim için "evet" veya samimi bir şekilde “hayır” deyin. Sonra kendinizi “evet” diyecek şekilde düzeltmeye odaklanın…

Unutmayın ki insan kendi iç dünyasında anlam kazanmadan ve kendisini sevmeden hiç kimsenin hayatında anlamlı ve sevgiye dair bir yer edinemez. Hayatın içinde hep mağdur olan kişi olma duygusundan kurtulmak, kendimizi tamamlamakla mümkün. Kendisi için hiçbir şey yapmayan bir insana, hiç kimse yardım edemez.

İçinde bulunduğumuz hayatı, sorunları, sevinçleri birbirinden ayırmak mümkün değildir. Hayat tüm duygu ve düşüncelerin toplamıdır. Yaşadığımız her ne olursa olsun, her şeyden önce kabule geçmeli ve varlığımızı anlamlandıran "benliğimizle" kendimize sahip çıkmalıyız.

"Birileri hayatımızı altüst ediyor" diye düşünüp, yine o "Birileri hayatımızı düzene koysun" diye beklemek, sadece içinde kaybolduğumuz bahaneler olmaktan öte geçmeyecektir. Bu sebeple kendi dünyanın keşfini kendi içinde tamamla ve kendini bul!

Çözüme hizmet etmeyen her duygu ve düşünce insanı bir girdaba hapseder. Kendini tanı! Kabule geç! Şükürle mutluluk serüvenine başla! Hayat zaman kaybetmeyecek kadar kısa ve mutluluk her anı ile uzun bir yolculuk. Sevgiyle kalın...

       Asu Can

 

 

ŞİİR

 

 

                    Zevki yok

 

Adını anmayınca, bu hayatın zevki yok

Seninle olmayınca, bu hayatın zevki yok

 

Yüzünü görmeyince, sesini duymayınca,

Gönülden sevmeyince, bu hayatın zevki yok.

 

Elinden tutmayınca, gözüne bakmayınca

Sadık yar olmayınca, bu hayatın zevki yok.

 

Derdini sevmeyince, kadrini bilmeyince,

Seninle gülmeyince, bu hayatın zevki yok.

 

Çağırsan gitmeyince, hizmetin görmeyince

Dualar etmeyince, bu hayatın zevki yok.

 

Geceler olmayınca, sevginle dolmayınca.

Dikenler solmayınca, bu hayatın zevki yok.

 

Seherde kalkmayınca, gözden yaş akmayınca.

Resmine bakmayınca, bu hayatın zevki yok.

 

Arayıp sormayınca, dilberim olmayınca.

Beytine varmayınca bu hayatın zevkini yok.

 

Zinciri kırmayınca, nefsimi kırmayınca,

Hesabı sormayınca, bu hayatın zevki yok.

 

Gönlüme uymayınca, sesini duymayınca,

Hatrını saymayınca, bu hayatın zevki yok.

 

Su olup akmayınca, karlara bakmayınca,

Sevdana takmayınca, bu hayatın zevki yok.

 

Kalemim yazmayınca, rakibim azmayınca,

Kabrimi kazmayınca, bu hayatın zevki yok.

 

Sözünde durmayınca, hayalin kurmayınca,

Aklıma vurmayınca, bu hayatın zevki yok.

 

Ebu Fehm olmayınca, aşkınla yanmayınca.

Nazenim sormayınca, bu hayatın zevki yok.

 

                                       Ebu Fehim

 

 

 

 

ESKİMEZ KELİMELER

 

SEHER: Sabah olmaya başladığı vakit.

DİLBER: Gönül alan, kalbi çeken. Güzel, dilber.

BEYT: Ev, oda, hane.

NAZEN: İnce, nazlı, zayıf, lâtif, hoş eda olan, nazlı yetişmiş.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.