Kime ‘iyi insan’ diyebiliriz?

A -
A +
Eskiden evlilik için tercih edilmesi gereken erkeklerin iyi olduğunu tarif ederken “İçkisi yok, sigarası yok, kumarı yok” derlerdi. Kızlar için de “ağzı var, dili yok” cümlesini kuran bakış açısı nasıl bir iyilik tezahürü bekler ki?
Hâlbuki ne kadar yanlış ne kadar dar bir düşünce. Olmayan şeyler üzerinden değerlendirme yaparken, olması gerekenleri sormayı pek düşünmeyiz. İyi bir insan mı? Ahlaklı mı? Dürüst mü? İyi bir koca, iyi bir eş olur mu?
İyi bir insanın 'etliye sütlüye karışmaz' ya da 'kimsenin tavuğuna kış demez' şeklinde tarif edilmesi maalesef epey eski bir durum...
Edebiyatımızda birçok isim iyiliğin bizde farklı tezahür ettiğini anlatır. Bu anlamda tam da bu noktaya vurgu yapılır. Bizdeki bu tekdüze iyilik anlayışı eleştirilir. Çünkü bizde iyilik menfi anlamda anlaşılır. Hâlbuki iyiye, doğruya ait şeyler varsa, insan o zaman iyi olur. Hiçbir şeye karışmayan, çevresinde dönen kötülüğe sağır ve kör muamelesi yapan 'iyi'lik yapıyor olamaz. İyi insan olmak için iyi bir eylem yapmak, iyi sözler söylemek ve iyi olmak gerekir. Hiçbir şey yapmayan, iyi olamaz. Gol atmayınca maç kazanılmaz. Hiçbir fikir üretmeyen, hiçbir hayra arka çıkmayan, bakıp görmeyen, duyup işitmeyen iyilik adına ne yapmış olabilir ki? Durup duran, yerinden kımıldamayan mesafe alabilir mi?
O hâlde… Kim iyi, kime iyi denilir?
Şu “iyi insan olma” meselesini yeniden düşünmek gerek. Günümüz şartlarına göre günümüz gençliğine göre günümüz bakış açısına göre iyilik kavramının yeniden düşünülmesi değerlendirilmesi ve güncellenmesi gerek... Tabii ki yukarıda bahsedilen kötü alışkanlıklar kabul edilemez. Tabii ki gençler ağzı var dili yok olmamalıdır ama lafın biri ağzında biri boğazında her önüne gelene laf yetiştirebilen de olmamalıdır. Atalarımızın güzel bir sözü vardır: "Öfke gelir göz kararır öfke gider yüz kızarır..." Önemli olan insanların birbirine anlayışlı olabilmesi birbirini saygı ve sevgi çizgisinde kabullenebilmesidir.
     Serhat Yahyaoğlu
 
 
ŞİİR
 
 
     Ömür
 
Ömür dediğin temmuz güneşi
Karşısında eriyen buzsa eğer,
Neden bu insanlardaki umursamazlık?
Ömür bir ağacın gölgesi
Altında dinlenmek kadar kısa ise,
Neden insanlardaki bu körlük?
Ömür rüzgâr karşısında
Uçuşan yapraksa eğer,
Nedir bu insandaki dünyada
Kalıcı olma isteği?
Nedir bitmek bilmeyen
İsteklerinin sebebi?
Nedir dinmek bilmeyen içinin sesi?
Nedir hoyratça savurduğu
Ömür sayfaları?
İşte ömür bir “neden ve nedir”
Soruları arasında geçen
Kısa bir öykü gibi...
O kadar kısa ve bir o kadar da fâni…
Yeter ki insan “neden” dünyaya geldiği
Sorusunun cevabını bulsun,
Ve “nedir”
Yaratılışının gayesi öğrensin…
 
     Amine Kübra Salar
 
 
 
GÜZEL YURDUMUZ
 
Simav’da halıcılık: Osmanlı döneminde Simav ve Dağardı’nda ordu için kilim, çul ve çuval dokunuyordu. Halı ve kilim dokumacılığı, eski dönemlerden bu yana Simav’ın en önemli el sanatlarından biridir. 1741 tarihli bir belge ordu için Kütahya, Uşak, Simav ve bazı kazalardan kilim satın alındığını göstermektedir.
Bölgenin önemli nüfusunun Yörük olması Simav’ı kilimcilikte öne çıkaran ana sebeplerden biridir. Halıcılık ise 1850’li yıllara tarihlenmektedir. Simav’da ilk halıcılığı Kozanoğlu Abdurrahman Hoca’nın başlattığı bilinmektedir. Gördes’ten halı öğreticileri getirtmiş ve Simav’da dokunan ilk halılar da Gördes tarzında üretilmiştir. 1897-1905 yılları arasında yabancı şirketlerin ilgisini kazanan Simav Halıları ile bölgede ticari halıcılık dönemini başlamıştır. 1913 yılı kayıtlarına göre bu yabancı halı şirketi için Simav’da 380 tezgâhta 1120 işçi çalışıyordu. 1926 yılında, Simav’da halıcılık artık civar köylere de yayılmış ve daha geniş bir yörede dokunmaya başlanmıştı. 1938’li yıllar Simav’da Acem tipi halıların dokunmasına başlandığı yıllardır. 1950'li yıllara kadar Simav merkezi ile Çavdır, Değirmenciler, Hüsüm, Yeşilova (Semerköy) gibi yerlerde 900 kadar düz, 100 kadar da Acem tezgâhı bulunurdu. [www.simav.bel.tr]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.