Kırkikindiler -1-

A -
A +

Baharın gelmesiyle bozkırda yağmurlar önem kazanır. Size Anadolu’da yağan ve adına "kırkikindi yağmurları" denilen yağmurları anlatan Prof. Dr. Hikmet Birand’ın değerli makalesinden yağmur tadında bir bölüm paylaşmak istiyorum...

 

“... Az sonra demin üstüne çıktığım sırttan ve bütün yamaçlardan küçük seller inmeye, kâh o yana, kâh bu yana kıvrılarak ikide bir yollarını, yönlerini değiştirerek, aşağıya derelere doğru akmaya başladılar. Sırtın üstündeki tümseklerin eteklerinde, dönemeçlerde birbirlerine karışıyorlar, kabarıyorlar, büyüyorlar; büyüdükçe de hızlanıyor, hırçınlaşıyorlardı. Demin fırtınanın har vurup harman savurduğu ince ve sağ topraktan ne kalmışsa onu da bunlar sürükleyip geliyorlardı. Yavaş yavaş uslanmaya başlayan rüzgâr kesildikten sonra inceden inceye yağan yağmur, gökte bir yandan bir yana uzanan kıvılcımlı parlak şeritlerden sonra büyük gürültülerle yuvarlanan ve uzaklaştıkça gürültüsü boğuklaşan ağır bir yuvak taşır sanki bulutların suyunu sıkıyormuş gibi birdenbire hızlanıyor, şamata geçtikten sonra gene inezden inezden yağıyordu. (İnez ince anlamında imiş) Tıp tıp diye yere düşen, düştüğü yerden toprağı sıçratarak küçük bir çukurcuk açan ve birinin açtığı çukuru öteki bozan yağmur damlalarına bakarken:

 

'Ver, Allah’ım ver, çokça ver...' diye mırıldanmaya başlamış ve dalmıştım. Bu kırkikindilerden biri, belki de sonuncusudur, diyordum. Bozkırı abat edeni, bozkırda azizler gibi anılan kırkikindilerden biri... Bozkırda hayat onlara bağlı, onlara ayarlıdır. Gerçi bozkıra yılına göre, bir karış, bir buçuk, iki karış yağar, ama bunun yarım karışı, bir-bir buçuk karışı güzün ve kışın yağar. Ne güz ne kış yağışları bozkır için kâfi ve bu topu topu yarım karış kadar tutan kırkikindiler gibi can katıcı değildirler. Çünkü bozkırın kışı ayazdır. Topraktan ne bir çiçek ne bir böcek hiçbir şey başını kaldırmaya cesaret edemez. Şişen tohumlar tombullaşan tomurcuklar hep güneşin yükselmesini, ışığının ısınmasını, toprağın ılımasını bekler...”

 
 
ŞİİR
 
          UMUT
 
Umut çiçeği açınca, âşıkların gözü güler.
Ağyar yârinden kaçınca, âşıkların yüzü güler.
 
Umut güneşi doğunca, karanlıklar yok olunca,
Seven yârini bulunca, âşıkların yüzü güler.
 
Umut, çöllere çıkınca, rüzgârlar eser ardınca
Mecnun, Leyla’yı sorunca, âşıkların yüzü güler.
 
Umut, elini verince, canlar, canana gelince.
Aslı, Kerem’i sevince, âşıkların yüzü güler.
 
Umut, pervane yanınca, suyu taşırsa karınca.
Ferhat, Şirin’i anınca, âşıkların yüzü güler.
 
Umut, Tebriz'den gelirse, Konya kıymetin bilirse.
Mevlana’ya el verirse, âşıkların yüzü güler.
 
Umut mevsimi hayattır, bahar mevsimi hasattır.
Aciz kaldığın vuslattır, âşıkların yüzü güler.
 
     ACİZ-A. GÖK (SULTAN DİVANINDAN)
 
 
 
 
DUYGU DAMLASI
 
Düzgün insanlar...
 
Şaka gibi, milenyum asrına başlayalı yirmi seneden üç sene fazla geçti... Neredeyse dörtte birini geride bıraktık... Bu milenyum asrı bize pek yaramadı sanki... Ne hayatımızın ne sağlığımızın ne yediğimizin içtiğimizin farkına vardık... Hayatımız bir belirsizliğin bir planlama ve risk yönetme telaşının içinde geçer oldu. Sabah kalkıp akşamı ediyoruz ama değil günler haftalar aylar geçse bile dönüp de kendine bakacak zamanı bulamıyoruz... Her şeyimiz sipariş, her şeyimiz ısmarlama, her şeyimiz algı üzerine... Oysa şimdinin altmış yetmişli yaşlarındaki kimselere hiç bu gözle baktınız mı? Şimdi kimi dedeniz nineniz kimi anneniz babanız olan bu insanlara... Kafaları ne kadar net, sözleri ne kadar yalın, değil fikirleri düşünceleri, hayalleri bile ne kadar berrak değil mi? Üzgün olanı üzüntüsünü, sevinçli olanı sevincini, kaygısı olan tasasını yaşıyor olanca sadelikle... Hemen hiçbiri sözünden dönmüyor, yapamayacağını vadetmiyor, yol yordam biliyor... Ya milenyum asrı... Hemen herkesin kafasında kırk tilki var kırkının da kuyruğu birbirine değmiyor... Ah bir öncenin düzgün insanları... Siz o kadar iyisiniz ki...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.