Kırkikindiler -2-

A -
A +
Prof. Dr. Hikmet Birand’ın Kırkikindiler konulu yağmur tadında makalesinden:
“... Baharda nemli, ılık topraktan çimler, çimenler fışkırır. Bozkır yemyeşil olur. Ekinler yükselmeye, kuzular serpilip gelişmeye, fakat şefkatli toprak ana da kurumaya, kurudukça cimrileşmeye, can verdiği her şey acıkmaya susamaya başlar. Eğer baharla başlayan ilkyazla kesilen kırkikindi rahmetleri imdada yetişmezse kötüdür: Kıtlık olur! Toprak takır takır kurur; otlar, ekinler yanar kavrulur; sürülen kırılır, tollar viran, köyler ören olur. Günün birinde gökte umut bulutları gözükürse adaklar adanır, dualara çıkılır. Çocukluk hatıralarımı kurcalıyor, kırkikindisiz bir sıkıntı yılında büyük küçük bütün bir kasaba halkının dini bir huşu ile yazıya çıkışını, mezarlıklar içindeki harap bir türbenin önünde toplanışını, avuçların göğe açılışını, uzak yakın bütün tanıdıklarımın kederli, tevekküllü yüzlerini görür gibi olurken, korkunç bir gürültü ile pek uzaklara düşmediğini havaya kattığı ozon kokusundan anladığım bir yıldırım, beni bu acıklı hatıranın ezgisinden kurtardı...
Demin yeri deşen yağmur damlaları, toprağı doyurduktan sonra önümdeki küçük çukurlarda ilkile ilkile birkaç gölcük yapmışlar, bu sefer de başka bir oyuna başlamışlardı. Cip cip diye suya düşüyorlar, düştükleri yeri biraz çukurlaştırıyorlar, fakat bu çukurluk hemen kapanıyor ve ortasından ince, narin endamlı bir sütun yükseliyor, yükseldikçe inceliyor ve ucu sivrilirken birdenbire şişmanlayarak bir yumurta, oval bir yumurta şeklini alıyor. Sonra sütunun ucundan kopuyor, kısa bir pırıltı ile zıplayarak suya düşüyordu. Bazen bir ikincisi, daha küçüğü onu takip ediyor ve sütun, ucundan bir damla koptuktan sonra, suyun yüzüne bir halka hâlinde yığılıveriyordu. Bu halka yavaş yavaş genişliyor, genişlerken ya başka bir damlanın halkası veya içine düşen yeni bir damlanın yaptığı küçük, fakat daha acar bir halka onu siliveriyordu. Birbirleriyle tokuşan, birbirlerini kesen, birbirlerini silen. Birbirlerinin içine giren içinden çıkan halkalar suyun yüzünde tuhaf nakışlar, güzel menevişler, mozaikler yapıyordu...”
     Akif İnan
 
 
ŞİİR
 
     GÜLE GÜLE...
 
Uğurladık on bir ayın sultanını,
Kavuştu İslam âlemi bayrama,
Birlik beraberlik içinde huzura,
Güle güle ey şehr-i ramazan.
 
Sevinç, neşe dolu iftarlar,
Sağlık afiyet ile beraber,
Kavuşalım inşallah seneye,
Güle güle ey şehr-i ramazan.
 
Şimdi sıra şevval ayında,
Tutalım altı gün orucu da,
Nişan şanı olsun mübarek ayın da,
Güle güle ey şehr-i ramazan.
 
Nasip olur mu bir daha,
Ömrümüz kavi gelir mi acaba?
Rabbim ihsan eylesin Berat’a,
Güle güle ey şehr-i ramazan.
 
     Abdülkadir Yılmaz- Samsun
 
 
 
KISA KISA... KISA KISA...
 
SİRİDERYA NEHRİ: Tanrı Dağlarından kaynağını alan Narin Derya ile Kara Derya’nın birleşmesi sonucu meydana gelen nehir. Siriderya Nehri 2865 km’dir. İki kol Özbekistan’da birleşir ve Aral Gölü'ne dökülür. Kırgızistan sınırları içinden geçen nehir Özbekistan ardından Tacikistan ve daha sonra tekrar Özbekistan sınırları içinde akar. Özbekistan’ı terk ettikten sonra Kazakistan topraklarına geçen nehrin bütün çığırının en büyük kısmı bu ülke sınırları içerisindedir. En büyük debisi de Fergana havzasından çıkışında kaydedilmiştir (730 m3/saniye); Aral Gölü'ne yaklaştığı kesimlerde ise su miktarı düşer (430 m3/saniye). Burada dünyanın başka bölgelerindeki nehirlerin aksine suyun gittikçe azalması dikkat çeker. Bunun başlıca etkenleri kar ve buzullarla beslenen bol sulu kollarının sadece yukarı kesiminde bulunması, çöl bölgelerini katederken şiddetli buharlaşmanın etkisiyle su kaybetmesi ve üzerinde açılan pek çok kanal sebebiyle geniş pamuk ve pirinç tarım alanları için sularının aşırı miktarda kullanılmasıdır. Nehrin sularındaki bu aşırı kullanım son yıllarda Aral Gölü'nün küçülmesine de sebep olmuştur. [TDV İslam Ansiklopedisi]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.