Çok eskiden bir film izlemiştim, adını hatırlamıyorum ama içinde şöyle bir sahne vardı. Bir grup insan, kobay farelerin özgür olması gerektiğini söylüyordu. Hatta bunun için gösteriler yapılmalı, dernekler kurulmalı diyorlardı. Bir gün bütün laboratuvar farelerinin özgürlüğe kavuşacağına dair fantezileri vardı.
Bugün insanlık âleminin dünya barışı adı altında bir fantezisi var. Güçlü olanın borusunun öttüğü bu bozuk düzende, güya barışı sağlamak için bütün ülkelerin hukukunu güvence altına almak adına, dünya devletlerinin bağlı olduğu bir kuruluş mevcut. Adı da BM… Filistin’in kan ağladığı, bebeklerin katledildiği ve bütün dünyanın gözü önünde soykırım uygulandığı hâlde hiçbir işe yaramayan bu örgütün kapısına kilit vurulsa kimse umursamaz. Hiç kimse yokluğunu hissetmez. O zaman niçin var? Kimin için var?
İslam ülkeleri, böyle bir vahşet karşısında suskun ve çaresiz, Avrupa, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyor. Rusya, Ukrayna’da kendi yaptıkları sebebiyle cılız tonda yetiniyor. Çin, aman menfaatlerim gitmesin diyor başka bir şey demiyor. Kendine dünyanın jandarması diyen ABD, konu İsrail olunca, zulmü seyretmekle kalmıyor, daha çok destek vereceğini söylüyor ama bilmiyor ki kuyruğunu yiyen yılan gibi bu iş dönüp dolaşıp bir gün onlara da bulaşacak. “Elveda Özgürlük” filmine benzer akıbet, onları bekliyor.
Bence bütün İslam ülkeleri yarından tezi yok, “BM” denilen örgütten çıkmalıdır. Yoksa bu işler “dünya beşten büyüktür” demekle olmayacak. Hoş onu bile diyemeyenler var. Devir, sessiz kalma devri değil. Hiçbir şey yapamasak dua edebiliriz. Dilimiz de tutulmadı ya!
Geçenlerde bir film izledim. Orijinal adı, Whistleblower. Türkçe ismi Muhbir. Meraklısı internetten izleyebilir. Saraybosna’daki, BM barış gücü askerlerinin yaptığı yolsuzluk ve rezaletleri anlatıyor. Filmde de göreceğiniz üzere BM miadı dolmuş bir dernekten başka bir şey değil. Batı, sadece kendini düşünür. Onlardan dünyaya acıdan başka fayda gelmez.