Komşu komşunun külüne muhtaç -2

A -
A +

Haberlerde izlerken nereden nereye geldik ne kadar çoğaldı zannettiğimiz komşusuyla problem yaşayanların aksine komşusu sayesinde hayatta kalan, komşusu sayesinde kurtulanlar, komşusu sayesinde hayatın mutluluğunu paylaşanlar her zaman daha çoktur ve bizlere ‘çok şükür’ dedirten olaylar da iyi komşunun ne kadar önemli olduğunu gösterir.

 

Bütün bu gerçeklerden sonra şu da bir gerçektir ki günümüz şehir hayatında komşuluk artık neredeyse yok olmaya yüz tutmuştur. Günümüzde televizyon ve gazete haberlerinde okuyup öğrenmişizdir, apartmandaki yalnız nice kimsenin vefat ettiğini bir hafta on gün sonra ortaya çıkan koku sebebiyle komşuları polise haber verdiklerinde öğrenmişlerdir. Ama dikkat edilirse haberlerde de “komşular” kelimesi yerine “apartman sakinleri” denilmektedir. Geleneğimizdeki göreneğimizdeki türde komşuluk sürseydi o kimse günlerce kapısı çalınmadan yalnız beklemezdi. Maalesef bu da acı bir gerçektir.

 

Eskiden komşuda cenaze olduğunda düğünler bile ertelenirdi. Ama şehir hayatı insanları kocaman birer kibrit kutusu gibi dairelere hapsederek neredeyse bir köyü bir apartmana tıkıştırmıştır. Ve insanlar cenazesi olduğunda komşulara haber vermek yerine artık belediyeye cenaze işleri müdürlüğüne haber vermektedir. Bir sitenin kocaman apartmanında 40-50 daire olmasına rağmen bu insanlar bırakın komşuluk ilişkilerini birbirlerine asansörde görse bile selam vermeden sadece kendi dairelerine gidip gelir durumdadır. Hatta dışarıda bir vesileyle karşılaştıklarında aynı apartmanda yaşadığından habersiz binlerce insan vardır…

 

O sebeple günümüzde birçok insan yanı başında altında üstünde yaşayan kimse ile bizim kültürümüzde var olan “komşuluk” aidiyeti duymamakta hissetmemektedir. Ve hemen herkes kalabalıklar arasında yalnızlığı yaşamaya mahkûmdur. Artık komşuluklar bir acil durumda komşuya değil itfaiyeye, ambulansa, polise vb. haber vermek üzere gündemden silinip gitmektedir.

     Taha Uğur Kiriş
 
 
 
ŞİİR
 
     Dinmez gözyaşlarımız
 
İsrail ordusu açmış savaşı,
Taşlaşmış kalplere atsak da taşı,
Ezilmezse eğer yılanın başı,
Bitmez ki çileler, dinmez gözyaşı.
 
Şeytanın savaşı, Rabbine karşı.
Mazlumların ahı, titretir arşı.
 
Kâbil’in Hâbil’e kıydığı gün de,
Başlayan cinayet kalmadı dün de,
Zalimin mazluma olan zulmünde,
Körler ve sağırlar güya hüzünde.
 
Körün ve sağırın bitmesin kışı.
Mazlumların ahı, titretir arşı.
 
Caninin silahı akıtır kanı.
İnsanlık namına yoktur izahı,
Zalimin zulmü var, mazlumun ahı.
Karşı durulmazsa yakar cihanı.
 
Susanı yakacak kendi ateşi.
Mazlumların ahı, titretir arşı.
 
Mum yaksak, ışısa, bitse karanlık.
Titretsin âlemi yükselen çığlık.
Mazlumun hâlini görsün insanlık.
Âlemin nizamı kurulsun artık.
 
Yerlere gömülsün fitnenin başı.
Mazlumların ahı, titretir arşı.
 
     Gül Buğra Gül
 
 

DUYGU DAMLASI

TEFEKKÜR: İnsanlar tefekkürü unuttular mı yoksa? Tefekkür herhangi bir konu hakkında düşünme, o konu hakkında zihni yorma, derin düşünme ve o işin şuuruna varmaya çalışmaktır. İnsanı hayvandan ayıran en önemli özelliklerinden birisi de işte budur. Dolayısıyla tefekkür sadece oturup düşünmek değil aynı zamanda bilinenden yola çıkarak o bilinen konunun ilmini araştırmak anlamındadır. Karşılaştırmalar yapmaktır. Sorgulamalar yapmaktır. Tabii ki dinî anlamda Allah’ın yarattıklarına bakarak onlar hakkında düşünmek ve yarattıklarından ibret alabilmektir. Belgesellerde hayvanlar âlemini izlerken aslında zihnimiz otomatikman tefekkür etmeye başlamaktadır. Çoğunlukla hayret ederek hayran kalarak izlediğimiz o dünya bize Allah’ın kudretini hatırlatan bir fikirdir... Eğer insanlar gerçek anlamda tefekkür edebilseler kimse birbirine düşman olmaz çünkü yaratılışının gayesinin dünya olmadığını dünya için değmeyeceğini bilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.