Konuşma zamanı

A -
A +

Herkesin, önündeki ekrana baktığı bir dünyada kimse kimsenin yüzüne bakmıyor demektir. Yüze bakarak konuşmak, muhatabını ciddiye almaktır. İnsan, karşısındaki insanın hâline dikkat kesilerek mimiklerini ses tonunu izleyerek onun kalbinin yol haritasını okuyabilir.

 

Kalbe giden yolları bulamadığımız insanlarla oturduğumuzda ekrana bakarız. Böylece karşılıklı konuşma yerini mesajlaşmaya bırakır, konuşmanın sonu.

 

Tek başınalığa tahammül edemiyoruz, içimizi yaşantılarla insanlarla tıka basa dolduruyor ama insan ve deneyimle aramıza akıllı telefonumuzu koyuyoruz. Oysa zihnimizi etrafımızdaki insanlardan ve o şeylerden ayırdığımızda kendi düşüncelerimizi daha iyi sorgularız.

 

İlginç bir durum yaşıyoruz günümüzde, dijital ortama bağlanamadığımızda huzursuz oluyoruz. Bağlantısızlık endişesi. İnsanlar zamanın içinde zamanla tek başlarına ne yapacaklarını bilemeyebiliyor. Bir işe yoğunlaşmıyor, çabuk sıkılıyor, hemen akıllı telefonları açıyor. Kendini oyalamak adına, moralini düzeltmek adına, kafayı dağıtmak adına vb. mesaj yazıyor ve oyun oynuyor, sosyal medya paylaşımlarına takılıyor... Oysa sıkıntıdan kaçarak değil ancak ona katlanabilmekle içe döner ve ruhsal manada gelişiriz. O telefonda birbirinin farklı versiyonu gibi görün şeylerin aslında hepsi birbirinin aynı kategorideki tekdüze paylaşımlar... Dikkat ederseniz bir süre sonra izlemeye bile tahammül edemeden daha farklı daha orijinal daha etkileyici vb. paylaşım aramaya çalışıyoruz. Geri dönüp baktığımızda belki üç saatimizi belki dört saatimizi bir küçük ekrana bakarak boynumuz eğik hâlde ona gülerek buna kızarak buna şaşırarak vb. geçirdikten sonra biyolojik olarak dayanamayıp kafamızı kaldırıp ayrıldığımızda sorduk mu hiç kendimize: “Aklımızda ne kaldı?” Hiçbir şey... Hepsi biraz sonra güncelliğini kaybeden sabun köpüğü gibi paylaşımlar. Şimdi elindeki o telefonu usulca yere koy ve konuşmaya başla dostum.

 

     Ahmet Kızılbulut

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

     Severim

 

 

 

Yıllar boyu bekledim seni,

 

“Acaba bir gün gelir mi?” diye.

 

Gelip de sever misin beni?

 

Sen gel de gerek yok hüzünlere.

 

 

 

O kadar çok bekledim ki...

 

Sadece sana bir gün “aşkım” demek için.

 

Kalbim kimseyi senin kadar sevmemişti.

 

Çünkü sen kalp evimin temelisin...

 

 

 

Sen bana su kadar lazımsın

 

Bu kadar sevileceğini sanmazdın,

 

Merak etme sevdiğim, ben severim,

 

Kimse sevmese ben seni o kadar severim.

 

 

 

     Alperen Arda Gürbüz/Selçuklu-Konya

 

 

 

 

 

 

 

ESKİMEZ KELİMELER

 

 

 

TASARRUF: 1. Bir şeye sahip olma ve onu istediği gibi kullanma yetkisi; kullanım. 2. Tutumluluk, israf etmemek, israftan kaçınmak. 3. Para, mal vb. biriktirme.

 

TEKEBBÜR: Kibirlenme, büyüklenme, kendini beğenme, başkasına karşı üstün görünme gayreti.

 

SUİSTİMAL: Görev, yetki vb.ni kötüye kullanmak. İyi niyeti art niyet ile karşılamak. Güvenilen durumda o güveni sarsmak, sarsacak şekilde tutum ve davranış sergilemek.

 

BEYHUDE: 1. Yararsız, faydasız, fayda etmeyen bir hâlde. 2. Boşuna, boş yere.

 

BEHEMEHAL: Kesinlikle, hiç itiraz gerektirmeksizin, kati surette hemen.

 

MÜŞKÜL: 1. Zor. 2. Zorluk 3. Sorun. İçinden çıkılamaz durum.

 

MÜKALEME: Karşılıklı konuşma, yüz yüze iletişim.

 

TERAKKİ: 1. Yukarı kalkma, yükselme. 2. ilerleme.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.