Milletçe illetli bir huyumuz var. Kötü, meşum hadiseleri dilden dile yaymak... Özellikle bazı hanımlar arasında dalga dalga yayılan havadisler. Daha da açıklık getirecek olursak, hani şu televizyonda gündüz kuşağında yayınlanan programlar. Bazen de haber adı altında gösterilen aklı başından alan, yürekleri ağza getiren, içimizi kanatan kahreden facia, şiddet, ahlaksızlık vb. üzerine toplumun normal insanlarıyla uzaktan yakından alakası olmayan haberler...
Keşke bunlar yerine bu hadiseleri engelleyen müspet olayları yaymaya çalışsak. Eminim ki o zaman o gündüz kuşaklarını izleyecek kitle kalmayacak. Ama toplum huzur bulacak. İyilik dilden dile yayılırsa, güzel örnekler hayatımızda canlanırsa dünyanın da bu bozuk bulanık rengi değişecek inşallah. Kim neyi çoğaltırsa, o da oranın yolcusu oluyor.
Ekran karşısında elim hadiseleri izlemek bizi duyarlı yapmaz. Bunları değiştirecek olan bizim yetiştirdiğimiz çocuklar. Ekrana kitlenip kalırken, sessiz sedasız o kötü hadiseleri sizinle beraber dinleyen, izleyen çocuklarınızın gözlerinin içine bakın. Orada ne görüyorsunuz? Oysa ekrandan fazla onunla ilgilenseniz, dünya daha güzel bir yer olacak. Bir evlat yetişir ve bütün dünyayı değiştirir. O evlat sizin kucağınızdaki çocuk da olabilir. Bu tamamen sizin çaba ve emeğinize bağlı. Elinizdeki tohumu nasıl suladığınıza ve nereye ektiğinize...
Bırakın böylesi gündüz kuşaklarını, bırakın kötü hadiseleri dilden dile yaymayı. Karşınızda size umut dolu gözlerle bakan o küçük kalplere hayrı, iyiliği, umudu ekin... Doğru olanı ekin ki dünya daha güzel bir yer olsun. Ekin ki, onlar dünya ve ahiretleri için hep hayra koşsun. Kuru kalabalıklardan, malayani işlerden arındırın kendinizi. İşte o zaman çiçeklenecek her yer. Ektiğiniz o sevgi tohumları meyvesini verecek... Hem hanenize huzur gelecek... Hem huzurlu haneler huzurlu toplumu bir araya getirecek...
Amine Kübra Salar
ŞİİR
Efendim
Mahmut Abiciğim kıymetlimiz
Ailenizden uzakta yalnızca
Hep gurbet ellerde tek başınıza
Mücadele ediyorsun hayatla
Umutla, sabırla, büyük iştiyakla
Tembellik etmeden söz dinleyerek.
Bir koltukta birden fazla iş yaptın
Ülfetle, tevazuyla, yüksünmeden
Yaptın istişareyle işlerini
Ümidimiz odur ki kazandın sen
Kazancı çok seadet-i dareyni
Artık Mahkumder’in atisi parlak
Yarınlar sizlerle hatırlanacak
Aslında numune oldun gençlere
Geçirdiniz onlarla vaktinizi
Asli işiniz gibi yaklaştınız
Birlikte çokça muhabbet ettiniz
Etkinliklerle gönüller aldınız
Yâd edeceğiz seni hep hayırla
İnşallah beraberiz ahirette
Mahkûmder ailesi olarak da
Ediyoruz dua sevdiklerine
Mikdat Kaya
ESKİMEZ KELİMELER
AGÂH: 1. Bilgili, haberli, uyanık. Basiret sahibi, sırlara vâkıf. 2. Erkek adı.
HÔD-GÂM (HOTKÂM) 1. Kendini beğenmiş, bencil 2. Egoist.
TEMENNİ: 1. Bir şeyin gerçekleşmesini dileme 2. Dilek
MUVAFAKAT: 1. Uygunluk, uyma 2. Uzlaşma, razı olma, peki demek.
MUADİL: 1. Eş değer, 2. Müsavi.
MÜSEKKİN: Sakinleştirici, teskin edici, yatıştırıcı.
TEVEKKELİ: Boşuna değil, bir sebebi olmalı anlamında.
MÜTTEFİK: 1. Bağlaşmış, birleşmiş, anlaşmış, 2. fikirce beraber olan.
ALEM: 1. Minare, kubbe, bayrak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, pirinçten yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs; ayça. 2. Bayrak. 3. Simge.
ÂLEM: 1. Gök bilimi, evren. 2. Dünya. 3. Aynı konu ile ilgili kimseler. 4. Bu kimselerin uğraşlarının bütünü. 5. Belli bir gruptaki canlıların bütünü 6. Durum ve şart. 7. Herkes, başkaları. 8. Ortam. 9. Kendine özgü birçok niteliği bulunan şey. 10. Farklı davranış içinde bulunan kimse. 11. Mecazi anlamda eğlence.
NÜFUZ: 1. İçine geçme. 2. Sözü geçer olma durumu. 3. İstediğini yaptırabilme gücü; erk, kuvvet.
NÜFUS: 1. Kişi. 2. Bir ülkede, bir bölgede, bir evde belirli bir anda yaşayanların oluşturduğu toplam sayı; popülasyon. 3. Ortak bir özellik gösteren kimselerin bütünü.