Biz her ne kadar bugün yapay zekânın akıl almaz başarılarına hayretler içinde kalsak da aslında hiçbir yapay zekâ, öncekilerin köşeli sözleri gibi insanı değişik yaş evrelerinde farklı anlamlarla kucaklayamıyor... Aslında buna gücü yetmiyor...
Düşündüğünde insan çocukken duyduğu bir sözü, gençliğinde hatıra olarak anlatırken, orta yaşlarda “enteresan bir söz ama” diye anlıyor; büyüyüp de hayatın acı tatlı tecrübelerini yaşadığı yıllarda ise “ne sözmüş ama” demekten kendini alamıyor...
Bugün isterseniz bugünün gençlerine, yarın değişik yaşlara geldiklerinde her yaşta ayrı bir mana içinde mana verecek, ömür boyu unutamayacakları hoş sözlerden birkaç tanesini paylaşalım...
Köy odasından içeri giren delikanlıya daha selam verdiği anda “Ahmet Efendi, hele şöyle karşılıklı oturalım da laflar kucağa düşsün” diyen Hasan Çavuşu unutmamak lazım...
Bir konuda bütün şartları zorladığı hâlde işin içinden çıkamadığı zaman “hesap hesap, teravih ramazana denk geliyor” diyen Murat Çavuşu unutmamak lazım...
Yine bir başka zamanda “bir evde büyük olacağına duvarda helik ol ondan iyi” diyen bir çaresiz babanın çaresizliğini ve sorumluluğunu nasıl unutursun?
Akrabalar arasında bir türlü dedikoduya, çekememezliğe, hasede çözüm üretemeyen ama akrabanın da hayatın bir gerçeği olduğunu bilen güngörmüş adamın “herkes evinde sağ olsun” dilek ve temennileri nasıl unutulur?.. Şimdiki iletişim dehası konuşmacıları, yüzden karakter okuyanları, yalan makinelerini, beden dili uzmanlarını “eyvallah” diyerek geçtikten sonra “kimseyi kötü bilme, kimseye güvenme” diyen bir tecrübeyi nasıl hafife alırsın?
“Asıl azmaz, bal kokmaz; kokarsa yağ kokar çünkü aslı ayrandır” derlerdi insanın karakterini tarif ederken, kimselere doğrudan hitap etmeden... “İnsanoğlu çiğ süt emmiştir” sözü de karşılaştığın bir akıl almaz durum olursa sakın şaşırma bu sürpriz değil anlamındaydı...
Anadolu’nun daha elli sene öncesine kadar tarihten beri süzülüp gelen bal misali gelenek görenek, adap ve muaşeret kurallarının belki de son damlalarıydı bunlar...
Ömer Reşat Altınok