Evliya Çelebi, Türk kültür tarihimizin en mühim şahsiyetlerinden birisidir. Seyyahımız eserinde 1020 yılının 10 Muharrem’inde (25 Mart 1611) İstanbul’da dünyaya geldiğini yazar. Doğum tarihi ve yeri belli olmasına rağmen nerede ve ne zaman vefat ettiği kesin olarak bilinmemektedir. Kütahyalı bir aileye mensup olan Evliya Çelebi’nin babası sarayın Kuyumcubaşısı Derviş Mehmet Zıllî Efendi’dir. Annesi ise Kafkas kökenli bir hanımefendidir.
Evliya Çelebi’nin seyahat tutkusu daha çocukluk dönemlerinde başlamıştır. Tarih, coğrafya ve edebiyata merakı olan Evliya Çelebi, seyahatlerine başlamadan önce birçok tarih ve coğrafya kitabını okumuş ve böylece ufkunu genişletmiştir. Bu okumalar, içindeki seyahat hevesini daha da kamçılamıştır...
Evliya Çelebi seyahate başlama miladını bir rüyaya bağlamıştır. Eseri Seyahatname'deki anlatımına göre rüyasında Muhammed aleyhisselâmı görür. Peygamber efendimiz karşısında heyecanlanan seyyahımız "Şefaat ya Resûlullah" demesi gerekirken "Seyahat ya Resûlullah" der. Buna karşılık Peygamber Efendimiz de tebessüm ederek seyahatlerinin hayırlı olmasını dilemiştir...
Evliya Çelebi gezip gördüğü yerleri 10 ciltlik devasa eseri Seyahatname'de derinlemesine anlatmıştır. 17. Yüzyıl Osmanlı coğrafyasını baştan sona kadar adım adım arşınlayan Evliya Çelebi gezip gördüğü yerlerin coğrafi yapısını, tarihini, insanını, mimari yapılarını, dilini, inancını, âdetlerini, kültürlerini, geçim kaynaklarını, erkek ve kadın isimlerini, iklimini, yiyeceklerini kısacası A’dan Z’ye akla gelebilecek her şeyi eserine kaydetmiştir...
Seyyahımızın gezip anlattığı topraklar üzerinde ülkemizde toplam 35 devlet bulunur. Bunlar alfabetik sırayla şunlardır:
Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Cibuti, Eritre, Ermenistan, Etiyopya, Filistin, Güney Sudan, Gürcistan, Hırvatistan, Irak, İran, İsrail, Karadağ, Kosova, Lübnan, Macaristan, Makedonya, Mısır, Moldova, Romanya, Rusya (Tataristan), Sırbistan, Slovakya, Somali, Sudan, Suriye, Suudi Arabistan, Türkiye, Ukrayna (Kırım), Ürdün, Yunanistan’dır.
Adil Kaan Söylemez
ŞİİR
Anlarsın
Sakın bu gençliğin bâkidir sanma,
Yıllar ile yarışınca anlarsın,
Ola ki aynaya bakıp aldanma,
Yüz hatların buruşunca anlarsın.
Ömründen gün çalar bugün ve yarın,
Hazana dönüşür gülün gülzârın,
Hilal kaş altında göz kapakların,
Günden güne kırışınca anlarsın.
Ağrılar baş verir sızılar dizin,
Sis çöker önüne puslanır gözün,
Dilenmeye başlar oğlun ve kızın,
Eşin bile darılınca anlarsın.
Elinde avucunda yok ise malın,
Yâd olur gözlerin sorulmaz hâlin,
Toz toprak içinde saçın sakalın,
Birbirine karışınca anlarsın.
Geçmez kara günler gam ile çile,
Elinde değil ki edesin hile,
Yokuş şöyle dursun düz yolda bile,
Adım başı yorulunca anlarsın.
İşte Mahmut Erdal örnektir sana,
Göster bâki var mı bey ile ağa?
Bir gün kucak açıp kara toprağa,
Sadık dosta sarılınca anlarsın.
Mahmut Erdal
UNUTULMAZ İSİMLER
SULTAN ABDÜLMECİD HAN: Osmanlı sultanlarının otuz birincisi ve İslam halifelerinin doksan altıncısıdır. Sultan II. Mahmut Han'ın oğlu. 25 Nisan 1823 tarihinde Bezm-i Âlem Valide Sultan'dan doğdu. Şehzadeliğinde iyi bir eğitim gördü. Yenilik taraftarıydı.
Babasının 1 Temmuz 1839’da vefatı üzerine 17 yaşında tahta çıktı. Sultan Abdülmecid Han, devleti bu zor durumdan kurtarmak için çareler aradı. Bu sırada Avrupa’dan yeni dönen Mustafa Reşit Paşa, Sultan’a Avrupa’nın yardımını sağlamak gibi bir bahaneyle Gülhane Hatt-ı Hümayunu adı ile meşhur olan Tanzimat Fermanı’nı yayınlatmayı başardı. Görünürde Osmanlı toplumunu ırk, din ve dil ayırımı gözetmeden kaynaştırmayı hedef alan Islahat Fermanı azınlıkların bağımsızlık hareketlerini hızlandırıp devleti yıkılmaya götürmekten başka bir işe yaramamıştır. Nitekim Ferman’ın yayınlanmasından çok kısa bir süre sonra Suriye’de ve Cidde’de Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında çarpışmalar başladı. Eflak, Boğdan ve Karadağ’da bağımsızlık amacıyla isyanlar çıktı. Böylece Osmanlı Devletinin yeniden iç ve dış meselelerin içine düştüğü günlerde Sultan Abdülmecid Han 25 Haziran 1861 günü 38 yaşında vefat etti. Kabri, Sultan Selim Camii bahçesindedir.