Müslümanca yaşamanın haysiyeti
Müslüman Müslümanın hâlinden anlamalıdır. Bir insan ancak kendisine benzeyen ile sevinç ya da üzüntü duyabilir. Sosyal medyada paylaşılan, bütün dünyanın haberi olduğu Filistin-Gazze’ye yapılan zulme karşı kayıtsız kalınmak, bir de üstüne üstlük hiçbir şey olmuyormuş gibi davranmak hangi insanlığa sığar ki? Bir mazluma, bir yetime, bir garibe bakıp üzülmüyorsak eğer, kalbimizde sorun var demektir. Meseleyi sadece Filistin meselesi sananlara sesleniyorum. Mesele Müslüman olanların da davası, insan olanların da. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’mızın davasını herkese, bilhassa anne-babalar evlatlarına aktarabilmeli. Adaletsizlik, haksızlık, zulüm karşısında susmamalıdır. Bir haksızlık karşısında ben "tarafsızım" diyen biri, çoktan bertaraf olmuştur. Bir gün Nemrut, İbrahim aleyhisselâmı ateşe atmaya karar verir. O kadar büyük ateş yakar ki bu sefer kendisi ateşe yaklaşamaz. Bir mübarek zat, bakmış bir karınca ağzına su alıyor, uzaktan getiriyor ateşi söndürmek için. Fakat yaklaşamıyor, yakın bir yere bırakıyor. Evliya zat da sormuş:
-Ne yapıyorsun sen? Karınca, demiş ki:
-Sorma Allah'ın Peygamberini yakacaklar. Ateşi söndürmeye çalışıyorum.
O zat sormuş:
-Senin bu küçük cüssenle taşıdığın bir damla su ile bu koca ateş söner mi?
Karınca:
-Cenâb-ı Allah herkese gücüne göre hesap sorar. Benim gücüm bu kadar.
Kıssadan hissede karıncanın da dediği gibi; "Ben de biliyorum yangını tek başımıza söndüremeyeceğimizi lakin hangi tarafta olduğumuz belli olsun." Elimizden bir şey gelmiyorsa, o hâlde dilimizden ve kalbimizden kardeşlerimizin yanında zalimlerin karşısında olalım. Zulme karşı durmak boynumuzun borcudur. Herkesin rutinleri elbette devam ediyor fakat gözlerimizin gördüğünden, kulaklarımızın duyduğundan daha derin bir dünya var. Bunu görebilmek ve duyabilmek için kalplerimizin açılmaya ihtiyacı var. Bedeli ne olursa olsun, Müslümanca yaşamanın haysiyetine talibiz. Vesselâm!
Şeyda Şahin-Karabük
ŞİİR
BİR DEMET GÜL
Kıştan sonra bahar var, baharı bekler kuşlar
Baharı bekliyorlar yuva kuracak kuşlar.
İniş bitti düz başlar biraz sonra yokuşlar
Yokuşlar da bitecek sanma Kervan yavaşlar.
Bülbül gülü çok sever gülün haberi yoktur
Reddedilirse âşık kalbine giren oktur.
Kıymetini bilmezsen gülün dikeni çoktur
Âşık duymaz her sözü boş lafa karnı toktur.
İnişlerde uçanlar yokuşlarda yorulur,
Âşıkların heyecanı maşuklardan sorulur.
Kaderde varsa eğer seven seveni bulur,
Eldeki bir demet gül canana mesaj olur.
Kalplerde ince sızı dillerde dua varsa,
Seven seveni alır kaderlerinde varsa.
Heyecan zirve yapar sevenler kavuşursa,
Tadına doyum olmaz dertler deva bulursa.
Süleyman yazdı size hayatın akışını,
Kısaca tarif etti gözlerde bakışını.
Yaşayarak hissetti kalplerin atışını,
Hem yaşadı hem gördü güllerin açışını...
Süleyman Usta/Espiye-Giresun
SAĞLIK OLSUN
OSTEOPOROZ: Fiziksel aktivite, kemik kitlesinin yapısal yeterliliğini devam ettirir ve düzeltir. Fiziksel aktivite sırasında kemiğe tatbik edilen mekanik güç kemik yapımını artırır. Fakat Osteoporoz tedavisinde uygulanan herhangi bir egzersiz kemikler üzerinde aşırı stres oluşturmamalı ve düşme riskini arttırmamalıdır. Osteoporozda tempolu ve hızlı yürüme en yararlı ve en kolay uygulanan egzersizlerden biridir. Her yerde yapılabilir, özel bir ekipman gerektirmez ve yaralanma riski azdır. Özellikle omurga ve bacak kemiklerine mekanik yüklenme sağlar. Yürüme hızı, bireyin rahat yürüme hızının biraz üstünde olmalıdır. Hastaya eşit uzunlukta adım atması ve eşit şekilde kol salınımı yapması söylenir. Her gün ya da haftada 3-4 gün 15-20 dakika yürüyüş önerilir. Önce 5 dakikalık yürüyüşlerle başlanır ve her gün 1 dakika arttırılarak ideal egzersiz seviyesine ulaşıncaya kadar süre uzatılır. Açık havada yürüyüş yapmak aynı zamanda güneş ışığına maruz kalarak deride D vitamini oluşmasına imkân sağlar. [www.turkiyehastanesi.com]