Mutluluğa giden yol, sahip olduğumuz her şeyde şükredecek şeylerin olduğunun farkına varmaktır. Bu bakış açısıyla bakarsak her şeyde bizi mutlu edecek bir şeyler illa ki buluruz. Mutlu olmak için içinde bulunduğumuz "an"dan daha kıymetli bir zaman dilimi olamaz.
Mutluluğu yakalamak istiyorsak onu yükseklerde aramamak gerekir. Erişebildiğimiz her şey bize mutluluk vermelidir. Hayat, planlar yaparken başımıza gelenlerdir derler. İçimizde ukde kalan şeyler vardır mutlaka. Hep ertelediğimiz, sonra bakarız dediğimiz. Fakat onun sırası hiç gelmez. Belki gelemeyecektir de. O zaman ne anlamı olur ki hayatın. Anı yaşayıp her anın tadını çıkararak yaşamak, stresten, gürültüden, koşuşturmacalardan uzak olmak mutluluğun başlangıcıdır. İnsan doğar, büyür ve ölür. Mühim olan büyürken kaliteli, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uyarak yaşayıp dünyada bize verilen güzellikleri görmek ve bu nimetleri verene şükredebilmektir.
Bir şeyin güzelliği, onu seyredenin kalbinde gizlidir. Çünkü güzel kalp ile bakan, güzel görür. Bizim için iyi olan bize iyi gelen şeyler bazen ayağımıza gelmez. Peşinden koşmak gerekir. Önümüzde ne kadar yolumuz olduğunu bilemediğimiz için her vaktimizi bereketli geçirmekte fayda var. Malayani yani boşa geçirilen zaman bize pişmanlıktan başka bir şey katmaz. Belki hayatını Allahü teâlânın rızasına göre yaşayamamış olanlar vardır. Geçmişine bakmak acı ve üzüntü verir. Ama hiçbir şey için geç değildir. Geçmişi düzeltmek elimizde olamasa da geleceği düzeltmek mümkün. Tek bir hayatımız var. Ve bir gün sona eriyor. Kaçınılmaz son en nihayetinde herkesi bulacak.
Dünya hayatı bir rüyadan ibarettir. Geçici zevkleri insanı aldatır. Aldanan insanın akıbeti kötü olur. Ömrünü hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayarak geçiren helâk olur. Ve iş işten geçtikten sonra "ah ve vah" etmenin bir anlamı olmaz.
Şeyda Şahin
Doğru söylemez
Eğerçi güllere beni sorarsan,
Aşkımdan bizardır, doğru söylemez.
Eğerçi bülbüle beni sorarsan,
Aşkımı kıskanır doğru söylemez.
Mecnun'a, Leyla’ya hiç sorma beni,
Ferhad’ı, Şirin’i, geç sorma beni,
Aslı’ya, Kerem’e, güç sormak beni,
Sınıfta kaldılar, doğru söylemez.
Pervane yaksa da kendini narda,
Aşkımla yanarım zemheri karda.
Ona sorarsan, kalır da zorda,
Anlamaz aşkımı, doğru söylemez.
Ağyarla, rakibe, aşkımı sorma.
Kendini zevkinle, nefsinle yorma,
Hasidun, mesudun köyüne varma.
Cahilin, cesurun, doğru söylemez.
Aciz’im, aşkında nar olan benim.
Aciz’im, aşkınla var olan benim.
Aciz’im, aşkına, yâr olan benim.
Aşkımı bilir de doğru söylemez.
Aciz-A. Gök (Sultan Divanından)
BEL VE BOYUN SAĞLIĞI: Bel ve boyun hareketsiz kalınca; *Bel ve boyun bölgesi yeteri derecede kan alamaz. *Beyin kan dolaşımı zayıflar. *Unutkanlık, konsantrasyon kaybı, stres ve tahammülsüzlük ortaya çıkar. *Kalp beyne kan göndermekte zorlanır. *Sindirim sistemi etkilenir, *Hazımsızlık. *Bağırsaklarda gaz şişkinlik ve kabızlık. *Kollarda bacaklarda uyuşma ve karıncalanmalar başlar. *Karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında düzensizlikler olur. * Buna bağlı olarak toksin birikimi oluşur, serbest radikaller açığa çıkar. *Kan dolaşımı yetersizliği yüzünden tüm sistem zorlanmaya başlar. * Bacaklarda varis oluşumları ve dolaşım zorlanmaları oluşur. *Bel ve boyun problemine bağlı olarak kalça diz ve ayak eklemlerine binen yükte anormallikler oluşur ve kalça diz ve ayak bileğine ait rahatsızlıklara sebep olur. *Vücutta genel uyuşukluk baş gösterir. *Özellikle kol ve bacaklarda kuvvet kaybı ortaya çıkar. * Zamanla vücuttaki bütün sistem olumsuz etkilenir.