Nasip olmaması da nasiptir!..

A -
A +

Olanda da olmayanda da her zaman bir hayır ara. Mutluluklarımız kalıcı olmadığı gibi üzüntülerimiz de kalıcı değil. Kul, Allahü teâlâya yakınlaştığı her an, Allahü teâlâ da ona yaklaşıyor. Ettiğimiz dualar, kıldığımız namazlar, tuttuğumuz oruçlar, yaptığımız hayır hasenatlar ve iyilikler de aslında Allahü teâlânın biz kullarını çok sevdiğinin bir nişanesi. Neden mi dersiniz? Çünkü bütün bunları yapabilmek için kalbimizde iman aşkının olması gerek.

 

Allahü teâlâ bazen kullarını sınar. Sınadığı kulun ne yapacağını görmek için. Sınanan kulların tepkisi farklıdır mutlaka. Kimisi “elhamdülillah” der, kimisi üzülür fakat abdest alır yine Rabbine sığınır. Kimisi de "çok istediğim duam kabul olmuyor" der sitem eder belki. Ettiğin dua kabul olmuyorsa inan boşa değil. Üzülme ve sabret. Sabrın sonu selamettir. Bir de dua ederken her daim hayırlısını iste. Eskiden dua ederken ninelerimiz dedelerimiz “Rabbim hakkımızda hayırlısını ver” diye dua ederlerdi. Çünkü neyin hakkında hayırlısı olacağını yine Allah bilir diye düşünür, öyle inanırlardı. Gerçekten Allah sana ettiğin duanın karşılığını kim bilir başka bir güzellik ile sunacaktır. "Duam kabul olmuyor" diye düşünüp dururken senin için en hayırlısını saklıyor ve zamanı gelince en güzel biçimde verecektir, unutma.

 

Nasip olmaması da nasiptir... İstediğimiz şeylerin içinde hayır mı şer mi saklı olduğunu biz bilemeyiz. Olmuş olan, olacak olanların içinde en hayırlısıdır. Her günümüz güzel geçmeyebilir. Ama her günün içinde bir güzellik vardır mutlaka. Yeter ki görmesini bil. Bunun için Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri, meşhur tevfiznamesinde ne demiştir:

 

“Hak şerleri hayr eyler/Zannetme ki gayr eyler/Arif anı seyreyler/Mevlâ görelim neyler/Neylerse güzel eyler.

 

Bir işi murâd etme/Olduysa inâd etme/Haktandır o red etme/Mevlâ görelim neyler/Neylerse güzel eyler…

 

Deme şu niçin şöyle/Yerincedir ol öyle/Bak sonuna sabr eyle/Mevlâ görelim neyler/Neylerse güzel eyler…”

 

     Şeyda Şahin

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

     Kızılelma

 

 

 

Bin yıldır büyürsün yiğit gönlünde,

 

Hasret duyar yiğit, yâr, sürgünde.

 

Kavuşmak kimedir, dünya gününde,

 

Kızılelma kızılelma, sürgün yâr.

 

 

 

Kızılelma belki Kafdağı'ndasın,

 

Kızılelma gelmiş, geçmiş çağdasın.

 

İmanlı yürekler bırak çağlasın,

 

Kızılelma sevmek seni büyük kâr.

 

 

 

Bitmeyen hedefsin, aysın, yıldızsın,

 

Mümin gönüllerde arzusun, hızsın.

 

Bu sevdaya bırak düşmanım kızsın,

 

Kızılelma, kızılelma gönülde efkâr.

 

 

 

Ülküsün yaşarsın yiğit gönülde,

 

Söylenir türkün, eksilmez dilde.

 

Bilirim gizlisin bir yaban ilde,

 

Kızılelma, kızılelma gönül hep arar,

 

Almayınca söndürmez hasreti buz, kar.

 

     Rumuz: Ayvaz

 

 

 

 

KELAM-I KİBAR KİBAR-I KELAMEST
(Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür)

 

 

Büyüklerimiz buyuruyor ki: Dinimiz, baştan başa edeptir. Edep; kulun kendisini Cenab-ı Hakkın iradesine tâbi kılması, güzel ahlâklı olmasıdır. Hadis-i şerifte; (Sizin en iyiniz, ahlakı en güzel olandır) buyuruldu. İffetli kimse, hayâ sahibidir, yani günah işlemeye utanır. Edepli olmanın önemi büyüktür. İnsanların kusursuz olması veya insanın düşüklüğü daha ziyade iffet işinde belli olur. Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerimin birçok yerinde, iffetini muhafaza edenlere, büyük mükâfatlar vadetmiş, Müminlerin vasfını anlatırken de buyuruyor ki: “Müminler, namazlarını huşû içinde kılar, boş, lüzumsuz şeylerden yüz çevirir, zekâtlarını verir, iffetlerini korur, emanet ve ahitlerine riayet eder.” [Müminun 1-8]

 

İyi bir Müslüman olmak için güzel ahlâka sahip olmalı, kötü ahlâktan uzak durmalıdır. Ancak bununla dünya ve ahiret saadeti elde edilir. Güzel ahlâkın da ilim ve edep öğrenmekle, iyi insanlarla arkadaşlık etmekle elde edileceğini unutmamalıdır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.