Ne lüzumu var?

A -
A +

İç dünyamızı zenginleştirmeye bakalım. Bu ayrıca bize lazım olan derin bir anlayıştır. Başka türlü bizim zenginliğimiz için süfli bir çevre gerekiyor ise bu akıl dışı beklentiye kim girer, kim böyle bir zenginliği ister?

 

O zaman başka şeylerden bahsedelim. Kendi hayatımızda ve yazdıklarımızda bir şekilde ilgilenenlerin hayatlarına taze bir esinti getirebilirsek ne mutlu bize. Sevgi dolu bir hayat alışkanlığına sahip olmak ne hoş. Ancak bir yanılgı noktamızın tespitini de yapalım. Bize sunulan sevgi ve güvenden dolayı sevgi beslemek, sevgi değil sorumlulukmuş. Burada yapmamız gereken, sevgiye verilen karşılıktır.

 

Karşımızdakine düşman gözüyle bakılınca iyiye ait hiçbir şey göremeyiz. Baktığı şeyden ibret olan, hayrı anlayan hayra inanan, amel eden, mahlukata acıyanlara ne mutlu...

 

Hikâyem şöyle: Mütevazı giyimli bir hanım bir yöne dikkatli bakıyordu. Bu, benim de dikkatimi çekti. Baktım çöp konteynerinden çıkan bir kedinin ağzında bir parça muz kabuğu bir de içi boş denecek naylon poşet vardı. Kedi bir yöne giderken karşısına birkaç kedi yavrusu çıktı. Anne kedi çok mahcuptu. Bu mahcubiyeti biz bile sezebiliyorduk. Onu karşılayan yavrular ise büyük bir hayal kırıklığı içindelerdi. Bu durumu izleyen kadın, gözyaşları içinde markete koştu. Onların yiyebileceği ne varsa getirip önlerine yığdı. Yavrular ve analarının karınlarını iyice doyurduktan sonra bu yardımsever kadına minnetle baktıklarına şahit olmuştum...

 

Olaya şahit olan ben, genelde katı yürekliyimdir ama ne yalan söyleyeyim orada gözyaşlarımı tutamamıştım.

 

Kısa bir anekdot daha: Kayınpederimin annesine komşu kadın “entarin lime lime, kocana söylesen de yenisini aldırsan” dediğinde “ne lüzumu var o benim hâlimi her gün görüyor” diye cevaplar...

 

     Mustafa Ali Mahdum

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

     HÜZÜNLE GÜZÜN

 

 

 

Güz gelende yapraklar sarıya döner

 

Ekinler sararır darıya döner

 

Günler kısalmaya yarıya döner

 

Âşıkları yoklar hüzünle güzün.

 

 

 

Âşık olmak çok da yakışır cana,

 

Âşıklar her şeyde ararlar mana,

 

Ben de arıyorum bana ve sana

 

Sevdalar depreşir hüzünle güzün.

 

 

 

Günler kısalmaya başlıyor güzün

 

Ruhumu sarıyor derin bir hüzün

 

Yazdan kalma rehavet gelince sere

 

Kayıp olur gider hüzünle güzün.

 

 

 

Bir hazan mevsimi dense de güze.

 

Bereket yansır hep yanağa yüze,

 

Harmanlar şenlenir zevk verir bize,

 

Payımızı alırız hüzünle güzün.

 

 

 

Süleyman’ım âşığım bayıra düze,

 

Şükrolsun kavuştuk bu yıl da güze

 

Benden selam olsun okuyan size.

 

Buluşturdu bizi hüzünle güzün...

 

 

 

     Süleyman Usta/Espiye-Giresun

 

 

 

 

 

 

 

MERAKLI BİLGİLER

 

 

 

FASULYE GİBİ NİMET: Çalı fasulyesi; tohumu beyaz, körpesi kılçıksız, makbul ve lezzetlidir.

 

Boncuk fasulyesi; tohumu bej renginde, yuvarlak veya oval kılçıksızdır.

 

Barbunya fasulyesi; daha çok kuru olarak yenir. Tohumları kırmızı beneklidir.

 

Ferasetsiz fasulye; yalnız yeşili makbuldür, kılçıksızdır. Kuru fasulye olarak yenen çeşitleri barbunya, şeker fasulyesi, Selanik fasulyesi, börülcedir. B-E vitaminleri vardır.

 

Fasulye hemen her yerde yetişirse de killi, kumlu, nemli toprakları çok sever. Ilık yerlerde çok iyi yetişen fasulye, kışı 3-4 °C'den aşağı olmayan yerlerde sonbaharda ekilir. Ürünü ilkbaharda ve yazın alınır. Soğuk yörelerde ise dikim mevsimi şubattır. Aynı topraktan senede iki defa ürün alınabilir. En besleyici sebzelerden biridir. Proteince zengin ve lezzetli bir sebzedir. Kuru fasulye %10 su ve %4 diğer maddeler ihtiva eder.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.