“Ne yaparsın karakterim bu!..”

A -
A +
Nankörlükler elbette olacaktır. Nankör olana toplum acaba minnettarlığı öğretebilmiş midir? Neden toplumda nankör olanlar çoğunluktadır? Neden vefalı olanlar azınlıktadır. Bu da ayrı bir sorgulama konusudur...
Minnettarlık herkesin yapabileceği bir şey değildir. Tarih boyunca minnettar olanlar her zaman nankör olanlara göre azdır. Dolayısıyla bencil, egoist, narsist insanların olmadığı bir dünya düşünülemez. Bu anlamda bırakın teşekkürü veya minnettar kalınmayı, bize nankörlük edilmediğine hatta ihanet edilmediğine şükredelim.
Eskilerin söylediği bir söz vardır: “İnsanoğlu hilebazdır, kimse bilmez fendini, yap iyiliği ama koru ondan kendini...”  Yine “İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlık (yaratan) bilir” atasözü de toplum gerçeğini göstermektedir.
Yine kurbağadan kendisinin derenin karşısına geçirmesi için yalvaran akrebin en sonunda onu sokma hikâyesi meşhurdur... Kurbağaya yalvarır akrep; “Ne olur beni sırtında derenin karşısına geçir” diye… Kurbağa “ama sen beni sokarsın” der. Akrep yemin billah eder, “sokmam” der. Ama tam karşıya geçerken akrep kurbağayı sokar. Kurbağa acıyla kıvranırken “hani söz vermiştin” der… Akrep “ne yaparsın karakterim bu” diye cevap verir…
Nankör bir iş arkadaşına, nankör bir ortağa, nankör bir akrabaya rastlamak insanı elbette çok üzer ama nankörlük eğer evlattan gelirse bu üzüntünün ve talihsizliğin en zirve noktasıdır.
Bu anlamda daha küçük yaştan itibaren çocuklarımıza beden dilimizle iyiliğe teşekkür etmenin önemini yansıtmalıyız. Bize gelen bir hediyeye çocuklarımızın gözü önünde teşekkür etmesini bilmeliyiz ve iyilik yapıldığında minnet duygularımızı ifade etmeliyiz. Bunu onların yanında yaparak onlara da hissettirmeliyiz. Eğer biz kimseye teşekkür etmez, iyilik karşısında minnet duygumuzu ifade etmezsek bizim çocuklarımız büyüdüğünde niçin minnet etsinler ki? Bence nankörlük doğaldır yabani bir ota benzer. Minnettarlık ise gül gibidir ve beslenmesi sulanması, terbiye edilmesi, sevilmesi ve korunması gerekir.
        Mustafa Ali Mahdum
 
 
 
 
ŞİİR
 

                        GELDİM
 
Aşkına kanıp geldim, âşıksın sanıp geldim.
Deryaya banıp geldim, aşkına kanıp geldim.
 
Doğarken gün ufukta, olmadım hiç uzakta.
Aşkınla bir olup da, aşkına kanıp geldim.
 
Karanlık yok olurken, arayan aşk bulurken.
Karşında tam dururken, aşkına kanıp geldim.
 
Zamane rol biçerken, dostunu zor seçerken,
Kefeni aşk biçerken, aşkına kanıp geldim.
 
Yönümü yâr seçerken, rüzgârlar sert eserken
Harami yol keserken, aşkına kanıp geldim.
 
Bülbüller gül saçarken, kartallar hür uçarken.
Divandan yâr kaçarken, aşkına kanıp geldim.
 
Garibim dost ararken, yetimler hak sorarken.
Aşkınla ben yanarken, aşkına kanıp geldim.
 
Gök’üme laf atarken, ağzında taş tutarken.
Sözleri hep yutarken, aşkına kanıp geldim.
 
                         A. Gök
 
 
 
GÜZEL YURDUMUZ
 
TOSYA-KASTAMONU: Tosya’nın kuruluş tarihinin ve kurucularının isimlerini belli eden tarih araştırmaları kesin olarak yapılmamıştır. Kesin olarak bilinmemekle beraber Kastamonu müzesi ilgililerince yapılan geziler neticesinde yer üstü vesikalardan 3-4 bin senelik bir maziye sahip olduğu anlaşılmaktadır. 460 yıl Osmanlı devletine bağlı kalan Kastamonu ve çevresi istilaya maruz kalmamış ve herhangi bir harbe de sahne olmamıştır.
El sanatlarından olan bıçak ve bıçkı imalatı daha çok hediyelik ve süs eşyası olarak dış pazardaki, önemli bir gelir kaynağı konumu ile de iç pazardaki yerini almaktadır. İlçenin geçim kaynakları içinde tarım ve hayvancılık da önemli bir yer işgal etmektedir. İlçenin güneyinde Devrez Vadisi üzerinde üretimi yapılan pirinç kalitesi ve lezzeti ile yurt çapında meşhur olmuştur.
Tosya’nın kendine özgü değişik yemekleri vardır. Bunlardın en önemlisi düğünde, bayramda, cenaze evinde sabah öğle ve akşam her öğünde ana yemek olan pirinçten yapılan “Tosya Pilavı”dır. Hemen ardından ramazan boyunca iftarda her gün yenen fırında "caba" denilen toprak kâselerde pişirilen yarma buğdaydan yapılan “keşkek” yemeği gelir. [https://tosya.bel.tr/]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.