Gerek sosyal medyada gerek televizyonda sıklıkla işlenen bir konu çocuk eğitimi. Farklı farklı pedagoglar, psikologlar, aile terapistleri ebeveynleri sürekli uyarıyor. “Şunları söyleyin, şu şu cümleleri çocuğunuza asla kurmayın” tarzında onlarca ikaz. Haklı oldukları konular muhakkak var ama iş öyle bir boyuta geldi ki kendi çocuğumuza nasıl davranacağımızı şaşırır hâldeyiz. “Şöyle dersek çocuk bunalıma girer, azıcık sert konuşursak travma geçirir, çok sıkarsak ileride ergenlik dönemi patlaması yaşar” gibi kaygılar bizleri epeyce yoruyor. Ebeveynlik bu kadar zor olmasa gerek.
Bir tarafta böyle abartılı bir durum yaşanırken diğer tarafta da çokça ihmal edilen bir husus olduğunu düşünüyorum. Çocuğumuza şöyle davranalım, yakışıksız ifadeler kullanmayalım, onları bunaltmayalım, kararlarını kendileri versin, tamam. Peki çocuğumuza asıl ihtiyacı olan Rabbini, Yaratanını tanıtma konusunda neden bizi kimse uyarmıyor? Dünyadaki varoluş gayesini bilmeden, kendini tanımadan mutluluk, huzur nasıl bulunabilir? Niçin Allahü teâlâdan bahsettiğimizde “çocuğu bunaltma” tarzı uyarılar alıyoruz da yavrularımızı test kitaplarına boğarken, kurstan kursa, etkinlikten etkinliğe koştururken bunaltmış olmuyoruz? Yabancı kitaplardan tercümelere göre çocuk yetiştirmek uygun olabilir mi? Bizim kendi kültürümüz varken o tercüme yazılar bize uyar mı? Dikkat ettiniz mi çocuklar mutsuz, yüzleri gülmüyor; her istedikleri yapılıyor ama maalesef ruhları aç.
Hani sosyal medyada diyorlar ya; “Derdin mi var, kendine bir kahve yap ya da eşinle yemeğe çık...” Bunları yapıp da problemleri çözülen var mı? Renk renk, çeşit çeşit fincanlarla kahve pozlarına şahit oluyoruz ama bunalımlar zirve. Düşünmeliyiz, sorgulamalıyız.
Bu bağlamda pedagoglar, aile terapistleri, sosyal medya içerik üreticileri biraz da Yaratanı ve dinimizi, kültürümüzü çocuğa yaşına uygun şekilde anlatabilme noktasında kafa yormalılar.