Normal olmayan

A -
A +

İlk onu cami avlusunda görmüştü. Altmışlarında bir adamdı. Sorduğu soruya gayet ciddi bir cevap verdiğini hatırlıyor. Ama sonrası… Dilinden dökülen kelimeler normal değil.

 

Bir caddede, dükkânın önünde, her gün oturanların, giderek aşina olduğu ve meleke kazandığı bir duygu olmalı bu. Ev kiralayan adam “Ben yılların esnafıyım. İnsanları hâl ve hareketlerinden biraz tanırım” demişti. İşte o da kapısının önünden geçen adamdı ve ilk cümlesiyle tanımıştı onu. Tabii o değil sadece. Her gün en az dört defa aşağı doğru giden ve çok geçmeden geri gelen birisi daha vardı. Kış geldi hava soğudu ama adamın gömlek ceket giyimi hiç değişmedi. Ayakkabılarının arkası basık, ceketi artık eskimişti. Bir başka yaşlı da öylece geçip gidenlerdendi. O da birazdan geri gelecek.

 

Sadece erkekler mi? Tabii ki değil. Pembe mantosu artık güneşten ağarmış kadın, her gün ama birkaç defa gelip gidenlerden. Yan sokaktaki çöp tenekesini rutin kontrol eden yaşlı iki kişi var. Biri kadın diğeri erkek. Üstlerinin kirleniyor olmasını artık umursamıyorlar.

 

Gençler de var gelip geçenlerin arasında. Yürüyüşlerinden, bakışlarından anlaşılıyor normalin dışında oldukları.

 

Dev cüsseli birisi var aşağı sokakta oturan. Güçlü, kuvvetli. İlk cümlesinde anlıyorsunuz durumu. Az ilerideki berber dert yanıyor, dün akşam gelen müşteriyi anlatırken: “Ne desem anlamıyor. Ne yapacağım ben bunlarla?”

 

Bir de pek neşeli birisi var. Sırt çantası, sırtında bir iki poşet, gören ‘bir yerlerden geliyor’ der hemen. Elinde son model bir radyo. Ses sonuna kadar açık şarkı söyleye söyleye, oynaya oynaya geliyor. Bazen para istiyor. Selam verip gidiyor.

 

Şimdi sırayla geçecekler bir bir caddeden her biri. Sonra da geri dönecekler. Normal gibi yürüyecekler. Ama normal olmayan çok şey varken, onlar da normalin içine karışıp yitecekler.

 

     Serhat Yahyaoğlu

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

     İnsanlık

 

 

 

Hey insanlar,

 

Duydunuz mu insanlık kaybolmuş.

 

Öyle bir kaybolmuş ki, insanlar onun

 

Manasını çoktan unutmuş.

 

Geride sadece boş bir kalıbı kalmış.

 

Şimdiki insanlar o kalıbı yalan yanlış,

 

Birçok cümleyle kapatmış.

 

Nedir insanlık, yardımseverlik mi?

 

Nedir insanlık, dürüstlük mü?

 

Nedir insanlık, hayatını idame ettirmek mi?

 

Sorarım size, ilk nerede kayboldu insanlık?

 

Birileri cebini doldururken, biri aç yattı

 

Öldü insanlık.

 

Birileri birini çekiştirirken,

 

Öteki sustu onların yanında,

 

Öldü insanlık.

 

Otobüste genç otururken,

 

Yaşlı nene zor durdu ayakta,

 

Unutuldu insanlık.

 

Anaya, babaya, ataya saygı unutuldu,

 

Geçmişe, tarihe, ecdada vefa unutuldu,

 

Öldü insanlık…

 

Bunların müsebbibi yine insanlık…

 

 

 

     Amine Kübra Salar

 

 

 

 

KELAM-I KİBAR KİBAR-I KELAMEST
(Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür)

 

 

Büyükler buyurdular ki: "Birisinin nefes borusuna bir pirinç tanesi takılmış, çok ıstırap çekiyormuş. Doktorlar çare bulamamışlar, sen bir hocaya git demişler. İstanbul'da mübarek bir zata gitmiş, o mübarek zât da Bağdat'ta bir hocam var, senin derdinin çaresi onda. Bağdat’a git, demiş. Deve üstünde Bağdat'a gitmiş, oradaki mübarek de Semerkant’ta bir hocam var, sen ona git, tedavin orada, demiş. Kaç gün daha gidecek. Yapma, demiş. O da sen bilirsin, ister git istersen böyle çek, demiş. Semerkant’a varmış, mübarek zatı bulmuş, o da talebelerine vaaz ediyormuş. Kalabalıkta yer bulamamış, kapının kenarına oturmuş. Bir yel esmiş, hapşırmış, boğazındaki pirinç tanesi düşmüş, onu da yavru bir kedi kapmış. Adam bakmış, düzeldim demiş. Sohbet bitmiş, mübarek zât, tedavi nasıldı, demiş. Hocam bu nasıl oldu deyince, senin boğazında buraya kadar getirdiğin o pirinç tanesinde, bu kediciğin ismi yazılıydı. Ben ne yapayım, demiş. Rızkın olmayınca, aşağı geçmez, boğazda kalır.”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.