Öğrenmekteki heyecan

Sesli Dinle
A -
A +

Bugün, kardeşimle “kesirler konusunu tekrar edelim” dedik. Bileşik kesrin ne olduğunu unutmuş. “Payı paydasına eşit veya payı paydasından büyük olan kesirlere bileşik kesirler diyorduk” dedim. 

 

Daha sonra da şöyle bir soru sordum:

 

“Peki payı paydasından küçük olduğunda hangi kesir oluyordu?”

 

Biraz düşündükten sonra “kolay kesir” miydi? dedi.

 

Aslında cevap “basit kesirdi.” Bu durum beni gülümsetti. Cevabı düzelttiğimde, “aynı şey değil mi ablacığım?” dedi.

 

“Kolay” ve “basit” kelimesi ona göre aynıydı… Bunun gibi hayatımızda kalıplaştırdığımız bazı şeyler vardır. O, onun ismidir. Ama onu yeni öğrenen birisi “o şeyi” kendi zihninde benzer kelimelerle açıklayabilir. Çünkü ilk defa öğreniyordur. Ve bence bu onu sevimli hâle sokar. Tıpkı yeni bir dil öğrenmek gibi.

 

Kuzenimin çocuğu konuşmayı tam sökmeden önce, istemediği bir şey olduğunda “Alp, hayır” cümlesini kullanırdı. Ona göre bu “istemiyorum” demekti. Ya da “Alp bunu sevdi hayır” diyerek sevmediğini dile getiriyordu.

 

Veya bir başka çocuk kabul ettiği kelimeleri var ile ve yok ile tamamlayabiliyor. Yazı yazan babayı tarif ederken “Baba yazı yaz var”, birisinin kendisine kızmamasını isterken “kız (mak) yok” gibi basit tamlamalar yapabiliyor. Bir başka çocuk tıraş olmuş birisinin sakalının kalmadığı anlamında “sakalı bitmiş” derken tıraş olmayanın sakalının bitmediği anlamında “sakalı bitmemiş” diye söyleyebiliyor… Çocukların olayları ve cisimleri sade basit ve yalın ifade etmelerine siz de nice örneklerde rastlamışsınızdır.

 

Çocuklarda gördüğüm bu durum, bu sevimlilik hâli, öğrenme aşaması, bana şunu hatırlatır:

 

Her şey idrak ettiğimiz etmeye başladığımız noktada daha güzel. Farkındalık hâli. Genel bir isim koyduğumuzda o da normalleşiyor, basitleşiyor… İşte bu yüzden öğrenmek çok güzel… Çünkü yeni bir şeyin farkındalığını kazandığımız dönemde ona daha güzel, daha anlamlı bakıyoruz. Daha heyecanlı ümitvar oluyoruz. 

     İrem Seyis
 
 
 
ŞİİR
 
     Deprem ve sitem
 
Ev yaparken hiç dikkat etmeyiz
Deniz kumu kullanılmasına hiç aldırmayız,
Kolonların sağlam olmasına hiç bakmayız,
Ama deprem olunca de her şeye sitem ederiz.
 
Arsanın sağlam olmasına hiç bakmayız,
Müteahhitlerin yaptığı uyanıklığı hiç görmeyiz,
Fazla kat yapılmasına hiç karşı çıkmayız,
Ama deprem olunca de her şeye sitem ederiz.
 
Geçmiş depremlerden hiç ders almayız,
Onlara göre evlerimizi sağlam yapmayız,
Yetkililerin uyarılarına hiç kulak asmayız,
Ama deprem olunca de her şeye sitem ederiz.
 
Binalarımızı kanunlara göre yapmayız,
Japonya’da olan depremleri hiç görmeyiz,
Evlerin dayanıklı olduğuna hiç bakmayız,
Ama deprem olunca da her şeye sitem ederiz.
 
Müteahhitlerin geçmişini hiç araştırmayız,
Onların yaptığı fırsatçılığı hiç görmeyiz,
Ülkemizde olan bu şeylere fikir yürütmeyiz,
Ama deprem olunca da her şeye sitem ederiz
 
     İbrahim Sevindik-Kemah/Erzincan
 
 
UNUTULMAZ KELİMELER
 
HUSUSEN: Bilhassa. Ayrıca. Başkaca. Buna özel olarak.
BİLHASSA: Özellikle. Hususi olarak.
MUKADDERAT: Kader. Ölçü ve miktarı tayin olunan şeyler. Alın yazısı.
TEŞVİK: 1. İsteklendirme, özendirme. Motivasyon. 2. Mecaz anlamda, bir kimseyi kötü bir iş yapması için kışkırtmak
İSTİSNA: 1. Bir kimse veya bir şeyi benzerlerinden ayrı tutma. 2. Kural dışılık. 3. Ayrı tutulan kimse veya şey.
BASİRET: Gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği, uzağı görüş, seziş, anlayış, kavrayış, sağgörü, vizyon.
CENDERE: Tazyik. Baskı, basınç. 2- Dar dere, boğaz. 3- Kalın oklava. 4- Çamaşır ütülemeye mahsus iki ağaç üstüvaneden ibaret alet. Mecaz anlamda: Sıkı ve dar yer.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.