“Ölüm hayattan merhametlidir!”

A -
A +

Küçük bir çocuğun yemek dağıtılan alandan boş yemek kabı ile geri dönerken, kahkahalar ile dudaklarından dökülen kelimeler...

 

Hangi durum söyletti o minik dudaklara bu cümleyi? Neler gördü? Neler duydu ki, en nihayet bir kap yemek de mahrum edince kendisini bu küçükten, tüm sinirleri bozulmuşçasına kahkahalar atarak merhametten bahsetti, merhamet yoksunu dünyaya.

 

O çocukla, uzay boşluğunda dönüp duran ve adına dünya denen bu gezegende beraber yaşıyoruz. Hava aynı hava. Su ve toprak aynı oranda hepimizin ortak ihtiyacı. Fakat aynı gezegende ayrı dünyalardayız.

 

Buralarda bir yerlerde, önlerine birkaç çeşit yemek konulduğu halde burun kıvıran çocuklar var. En ufacık bir söz ve harekette psikolojisi bozulacak endişesi ile üzerine titrenilen çocuklar. Çokluğun ve rahatlığın içinde, huzursuz ve mutsuz çocuklar...

 

Oralarda bir yerlerde, bir kap yemek alabilmek için bekleyen ve eli boş dönen çocuklar var. Kardeşi ölürken ona kelime-i şehadeti telkin eden çocuklar... Bombaların sesleri içerisinde anne ve babalarının son seslerini duyan ve o sesleri biranda kaybeden çocuklar var. Yıkılan duvarların altında şehadete yürüyen küçük bedenli ama büyük ruhlu çocuklar...

 

Filistin’de çocuk olmak, taşıdığı bedenden büyük olmak demek.

 

Filistin’de çocuk olmak, kalabalık bir dünyada yapayalnız olmak demek.

 

Filistin’de çocuk olmak, ölümü hayattan merhametli bulmak demek.

 

Ben seninle aynı dine mensubum çocuk! İnancımız aynı ve aynı mahşer meydanında olacağız bir gün.

 

Sen, açlığın, yalnızlığın, mazlum oluşun ve sabrınla...

 

Ben, sana uzanamayan ellerim, rahatlık içindeki serzenişlerim, “ben”lik davamdaki dertlerim ile...

 

Bu sınavın geçer notu kime verilir acep?

 

Senin için dualarım ve yanan yüreğim ümit için yeterli midir?

 

Tuğba Çiçekli

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

Tarife

 

 

Doğru git yoluna, şaşma doğrudan,

 

Eğrinin kulpuna hissedar olma,

 

Medet umma, velev ölsen ağrıdan,

 

Haram lokma ile şifâkar olma.

 

 

 

Gayret et, yüksünme alın terini,

 

Tutmaz hiçbir paha onun yerini,

 

Yalnızca Rabbine aç o ellerini,

 

Senin olmayana kisb ü kâr olma.

 

 

 

Kadere iman et, değişmez yazı,

 

Evlat emanettir olsa da sızı,

 

Eldeki sanırsın Zühre yıldızı,

 

Yaratılmışlara minnettar olma.

 

 

 

İbadetin, kendinedir söz etme,

 

Kabahatin doksan ise yüz etme,

 

Yaradan'ın düşmanından hazzetme,

 

İhlâs ile süslen, riyakâr olma.

 

 

 

 

 

Gıyabî, söylese kendine söyler,

 

Herkes ettiğini kendine eyler,

 

Hani ya nerede ağalar, beyler,

 

Fani şu aleme, vefakâr olma.

 

 

 

Mustafa Özkahraman

 

 

 

 

 

 

UNUTULMAZ KELİMELER

 

 

MEDET: 1. Yardım, imdat 2. "Yardım edin, imdat" anlamında kullanılan bir seslenme sözü.

 

KİSB Ü KÂR: Kisb: Kesp kelimesinden yola çıkılarak “çalışarak kazanmak” anlamında kullanılan bir kelimedir. Kisb ü kâr: Doğuştan olmayan sonradan kazanılan kazanç ve kâr etmek anlamındadır.

 

VELEV: “Olsa da”, “isterse”, “ise de”, “ise bile” gibi anlamlarda bir bağlaçtır. Velev ki: 1. bağlaç Öyle olsa bile, kaldı ki öyle. 2. hatta

 

MİNNETTAR: Birinden gördüğü iyiliğe karşı kendini borçlu sayan, gönül borcu olan kimse; gönül borçlusu.

 

HAZZETMEK: Hoşlanmak, haz duymak. Zevk almak.

 

RİYAKÂR: İki yüzlülük. İçi ile dışı bir olmayan. İkiyüzlü.

 

VEFAKÂR: Vefası olan, sevgisi geçici olmayan; hakikatli, vefalı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.