Ömür bir takvim

A -
A +

Günümüzde gözlere sokulan yaşantıların "görünür" olmasının avantajı var mıdır? Yoksa bu sadece kendi hayatını paylaşan insanın "kendisini görünür kılma" çabasından mı ibaret? Birilerine kendi hayatının anbean sunmanın kişiye ne gibi getirisi olabilir? Hâlbuki tam tersi... Siz eğer gün boyu hayatınızı sosyal medyada paylaşıyorsanız insanlar sizin özelinizi de dahil hayatınızın her ayrıntısını hafızasına kazımış olur. Kendinize ait sandığınız o ev, yüzlerce insanın saatlerce izlediği bir stüdyoya dönüşüyor, belki de bir tiyatro sahnesi. Hayatınız bir tiyatro sahnesinden ibaret oluyor.

 

Aman sakın perdeler kapanınca insanlar sizin o gerçek hâlinizi görmesin... Çünkü herkes sizi sahnedeki hayatınızdan ibaret sanıyor. Kimse sizi perdenin arkasındaki hâliniz ile bağdaştıramıyor. Çünkü siz devamlı gülen ve sürekli(!) mutlu olan bir bireysiniz... Sosyal medya, insanı bir oyuncu hâline getiriyor. Devamlı mutlu olmak zorunda, üzüntüsünü ve gözyaşlarını ise perde arkasında kendisi ile çözmek zorunda... O yüzden günümüz insanı bolca yapmacık mutlulukla örüyor etrafını. Duygularını paylaşabileceği halis bir dost bulamıyor. Zaten bulma derdinde de değil. O herkese kendini daim mutlu göstermek zorunda olan bir oyuncu... Maalesef yakında perde tamamen kapanacak ve gerçek sahne başlayacak. O zaman bu kısa ömrünü kıymetsiz şeylerle heba ettiği için çok pişman olacak...

 

Ömür bir takvim, her gün ise bir yaprak... Bu yaprakları nelerle dolduruyoruz? Dünya ve ahiretimize faydalı işlerle iştigal etmek yerine, ömrümüzü insanlara tiyatro sahneleyerek mi geçiriyoruz? Oysa bu dünya sahnesine bir kere çıkıyoruz ve elimizdeki bilet ise tek biletimiz. Hem de dönüşü olmayan bir yolculuktayız... Ah be insan! Neden kendine bu kadar zulmedersin!..

 

     Amine Kübra Salar

 
 
ŞİİR
 
     Senden bahsederken
 
Söyle bu güzellik, nerden bileyim,
Yüzünü görünce gül büyülenir.
Dua edip seni Haktan dileyim,
Senden bahsederken, dil büyülenir.
 
Yüce dağ misali, dumanlı başın,
Kuru ekmek yesen, bal olur aşın.
Süzülse gözünden bir damla yaşın,
Çağlayıp da akan, sel büyülenir.
 
Cümleden ayrılır, her bir kelime.
Anlatmaya kalksam, sığmaz kaleme,
Ferman verir kaşın, cümle âleme,
Sarı saçlarında tel büyülenir.
 
Mümkün mü rastlamak, söyle eşine?
Gölgen olup her gün düşsem peşine.
Attığından beri aşk ateşine,
Yanardağdan akan kül büyülenir.
 
Mustafa Sinan'ım hayran huyuna,
Destanlar yazılsın, asil soyuna.
İmrenerek baksa selvi boyuna,
Çınar ağacında dal büyülenir.
 
     Mustafa Sinan Ay
 
 

UNUTULMAZ KELİMELER

İZDİYAT: Artma çoğalma, tezayüt etme.

 

ZİYADE: 1. Fazla, çok 2. Lüzumsuz, boş.

 

MÜZAYEDE: Açık artırma.

 

MÜTEZAYİD: 1. Artan, çoğalan, ziyadeleşen. 2. Artan miktar, geriye kalan kısım 3. İlave ziyade olsun: İkram edilen yemek sonrası ikram eden için yemeğin fazla ve bereketli olmasını dileyen bir hayır dileği.

 

TEZAT: 1. Karşıtlık, nitelik ve durumları birbirine tam aykırı olma, birbirinin aksine olma, zıtlık, karşıtlık 2. Edebiyatta, anlatımda birbirine karşıt iki sözü yan yana kullanma sanatı.

 

MÜTEYAKKIZ: 1. Uyanık. 2. Dikkatli, gözü açık, tetikte olan.

 

MÜTEVEKKİL: 1. Olmuş ve olacakların Allahü teâlânın küllî iradesine bağlı bulunduğuna inanarak her işinde Rabbinin istek ve rızasını düşünerek bütün gayretiyle üzerine düşeni yapıp sonra da yaşadıklarını ondan geldiğini düşünerek kabullenme hâli. Her hususta Allah’a güvenen kimse.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.