Osman Gazi’nin, oğlu Orhan Gazi’ye vasiyetini herkes duymuştur ancak bunun üzerine ne denli düşünüp, ne denli düstur edinmeye çalışmıştır tartışılır… Metnin aslı epey uzun olsa da; bir kısmını hatırlamakta fayda var. Osman Gazi buyurur ki:
“Ey Oğul, her şeyden evvel din işlerine dikkat et. Her işinde Allahü teâlâya iltica et (sığın). Bilmediklerini ehlinden öğren. Nerede bir ilim ehli duyarsan, ona rağbet et. Et ki, din ve devlet işleri, onların bereket ve himmetleri ile istikamet bulsun. Sakın, ordularınla ve mallarınla mağrur olma (kibirlenme). Onlar sana, Allah yolunda cihâd için vasıtadırlar. Daima adalet ile hükmet ve cihâdı terk etmeyerek ruhumu şâd et! Unutma ki, bizim davamız i’lâ-yı kelimetullâh’tır (Allah’ın dinini yüceltmektir). Kuru bir kavga ve cihangirlik davası değildir.”
Bu nasihatler, İslamiyet’in insana yüklediği sorumluluk duygusunun tek bir tasviridir... “Gayemiz, kuru bir cihangirlik değil, i’lâ-yı kelimetullâh’tır!” diyerek 6 asrı tek bir cümle ile hülasa edebilmiş (özetlemiş) bir sultan. Gayesinin büyüklüğü nispetinde gelişebilmiş bir gayret bilinci. Ve bir tek onun için çabalandığında ulaşılacak başarının sadece dünyevi tarafı “cihana hükmetmek” uhrevi tarafı ise yazının hacmini aşar, çünkü hudutsuz…
İşte bu nasihatler, o gün nasıl kendinden sonraki 35 padişaha yol gösterip cihana yayılmalarına sebep olmuşsa, bugün de eski izzetimize nasıl kavuşabileceğimiz konusunda bizlere yol gösterecektir. Ve bir insan kör olmalıdır ki, hâlâ İslamiyet’i Orta Çağ karanlığı olarak görsün. Din sebebiyle gerilediğimizi sansın. Ve bu milleti dinin aşağıya çektiğine inanıp hakikate gözlerini yummaya devam etsin… “Tüm İslam dünyası bir kaynama hâlinde ve değişim vetiresinde. Yukarı yönlü ilk döngüsünü tamamlayan bu değişim neticesinde dünya neye benzeyecek olursa olsun kesin olan tek şey var; dünya artık bu asrın ilk yarısındaki dünya olmayacak.” (Aliya İzzetbegoviç, İslam Deklarasyonu, 6. Baskı, İST, Ketebe Yay. S. 15)
Mücella Pamukoğlu
ŞİİR
Bu Dünya
Birileri hiç düşünmez bugünü,
Geleceğe hep dikerler gözünü.
Unuturlar ani gelen ölümü,
Çünkü hayal hülyasıdır bu dünya.
Bu hayatta nice sultanlar vardı,
Zenginlikle hep öğünüp yaşardı.
Peki ölüp, kimi servet apardı?
Hülyaların hülyasıdır bu dünya.
Sapasağlam hayattayken gülemez,
Yaşamanın kıymetini bilemez.
Derk edemez, etrafını göremez,
Kimilerin rüyasıdır bu dünya.
Her gördüğün fakir, fukara sanma,
Her “sevdim seni” diyene kanma.
Her gözünden yaş çıkana aldanma
Artistlerin dünyasıdır bu dünya.
Şair-Yazar Elvin Mütaliboğlu
TARİHTEN BİR YAPRAK
SÜVEYŞ KANALI : Akdeniz’le Kızıldeniz’i birleştirmek, Hac ve ticaret yolunu kolaylaştırmak için, Sultan Abdülâziz Hân devrinde ve Mısır Hıdivi İsmâil Paşa’nın gayretiyle, 24 Nisan 1859 yılında inşaatına başlanılan Süveyş Kanalı, 19 Kasım 1869’da açılmıştır. 10 Sene 6 ay 25 gün süren hafriyatta 20 bin işçi çalışmıştır. Sina Yarımadası'nın batısında yer alan Kanal günümüzde 193,3 kilometre uzunluğunda ve en dar yeri ise 313 metre genişliğindedir. Kanal, Afrika çevresinde dolaşmaya gerek kalmadan Asya ile Avrupa arasında deniz taşımacılığı yapılmasını sağlar. Dünyanın en önemli suyolları arasında yer alır. Dünyada kapakları olmayan en uzun kanaldır. Diğer kanallarla karşılaştırıldığında kaza oranı hemen hemen sıfırdır. Ancak 400 metrelik dev konteyner gemisi, kum fırtınası ve olumsuz hava şartları sebebiyle görüş mesafesinin düşmesi sonucu 24 Mart 2021 yılında Süveyş Kanalı'nda kıyıya çarparak kaza yapmıştı. Geçiş yolu altı gün boyunca tıkanmıştı.