Hiç hayatında “özür dilerim” diyemeyen çoğunluktan mısınız? Ah bir bilseniz bütün hatalarınızı siliverecek güçte iki kelimedir “özür dilerim” diyebilmek… Bazen bilemeden de olsa öyle hatalar yaparız ki, bu kelimelerin gücü bile bizi kurtaramaz ama önemli olan bizim hareketlerimizin acı ve nahoş neticelerini, başkalarının sırtına yüklememektir burada “özür dilerim” diyebilmek. Ya hiç “özür dilerim" lafını bile etmeyenlere ne demeli? Hayattan birkaç örnek vermek gerekirse kalabalık bir yolculukta, vapurdan inerken, bir kitap fuarında, sinema çıkışında vb. yürürken ayağınıza bastılar... Öfkelendiniz. Ancak öylesine içten bir tavırla özür dilediler ki öfkeniz dağılıverdi. Ya da kaçınca defadır bir arkadaşınız sizden aldığı kitabı getirmeyi unutuyor. “Özür dilerim" diyor, “çok dalgınım galiba” bu kişinin her defasında özür dilemesi ne işe yarar ki? Hatırlatmak için mendilini düğümlesin ya da ödünç almaktan vazgeçsin değil mi?
Bir ortamdasınız ve bu keyifli sohbet esnasında birisi, eşiniz, çocuğunuz ya da sizin hakkınızda hiç beklenmedik kırıcı bir söz sarf ediyor. Bozulduğunuzu fark edince de, “özür dilerim, sen de her sözü bu kadar ciddiye alma” diyor. Siz de bu lafa gülümseyerek “özür dilemekle, sizi affedeceğimi mi sanıyorsun?" diyorsunuz. Gerçekten de bu sözü özür dilemek kurtarmaz… Kimsenin kişiliğiyle ilgili bir şey söyleme hakkına sahip değiliz, değilsiniz…
Yine bazı durumlarda kimi insanlar vardır ki, ne yapmış olursa olsunlar “özür dilerim, bilerek yapmadım" der ve kendilerini affettirmeye çalışırlar. E insan tabii ki bir örtüyü bilerek yakmaz, bardağı bilerek kırmaz ya da iskemleyi çekerek sizi bilerek düşürmez… Ama kimileri vardır ki ne olursa olsun, ister affedilmek için ister nezaketen, ister medeniyetin bir gereği olarak sizden özür dilemezler. Özür dilemeyi yenilgi sayarlar. Günümüz tabiriyle eziklik olarak görürler. Oysa özür dileyebilmek insanı yüceltir, insana değer katar…
F. Betül Tuğcu
ŞİİR
Ben bilmem
Bilir misin insan ademdir soyu,
Koca kâinatı saklar içinde,
Senin göreceğin sade beş duyu,
Varlık dava eder, yoklar içinde.
Kibirden önünü göremez naçar,
Yağmurdan şekvacı, doluya kaçar,
Aşkın adın bilmez, şerbetin içer,
Issızlığı yaşar, çoklar içinde.
Nisyana meyilli, nankördür hem de,
Rabbini unutur, eyvah bu dem de,
Esfel-i safiline düşecek tam da,
Alâ-yı illiyyîn (yüceler yücesi makam) bekler içinde.
İmtihanı çetin, gayreti azdır,
'Acûle' denilmiş, canı pek tezdir,
Gönlü alev topu, beden ayazdır,
Leyla'nın ıtrını koklar içinde.
Gıyabî, insanı insan bilemez,
Bildiğini okur, zora gelemez,
Cehaleti her dem kabul edemez,
Hatasına kılıf ekler içinde.
Mustafa Özkahraman-"Gıyabî"
KELAM-I KİBAR KİBAR-I KELAMEST
(Büyüklerin sözü sözlerin büyüğüdür)
Dünya servet ve şöhrettir. Servet ve şöhret de kimseye kalmaz.
*
Yaptığınız bir işten dolayı gönlünüz rahat değilse, o iş birilerine sıkıntı verir.
*
Güneşin doğması, batışının habercisi… Doğmak ise ölümün habercisidir…
*
Nerede hırgür var, orada nefis var!..
*
Enver Ören (Rahmetullahi aleyh)