Papatya, antik çağlardan beri şifalı bitki olarak kullanılan ve güçlü kokusuyla bilinen çiçekli bir bitkidir. Çok çeşidi vardır belki ama her papatya bir başka güzeldir. Çünkü papatyalar kimseyi memnun etmek için açmazlar. Güneşe kayıtsız kalamaz onlar, kâinatın uyanışına da sessiz kalamazlar. Sevilmek için ya da koparılmak için de açmaz papatyalar… Üstelik hiçbir çiçekle de yarış hâlinde değillerdir. Papatyalar sadece açmak için açar. Varoluşunun tevazuunu gösterir her gün batımında, boyun büker ve kapanırlar. Ertesi gün doğumunda yeniden açabilmek umuduyla… Topraklarına sımsıkı tutunurlar. Kök müdür onları ayakta tutan sahiden, yoksa bu teslim duruş mudur hayatın karşısında? Rüzgâra bırakırlar kendilerini, sallanırlar da lale yaprakları gibi savrulmazlar. Beyaz, masum ama hep dimdik öylece dururlar. Gül kadar güzel kokmazlar belki ama hiçbir çiçekle mukayese edilemeyecek kadar kokulu ve şifalıdırlar. Kim bilir belki sen de bir papatyasındır yahut da kalbin, kalbin eşsiz bir papatyadır. Düşlerin papatyadır. Ruhun papatyadır. Bekleme açmak için papatya mevsimini… Teslim ol Yaradan’a zikri duy yapraklarında… Nasıl da özel ve güzelsin bak! En güzelisin çiçeklerin, gösterişten uzak, sade ve narinsin. Şifasın, faydaların en güzeli varlığın… Senin için gülümsüyor bak güneş, sımsıcak bir duaya teslim senin için toprak… Gökyüzü senin için gülümsüyor, rüzgâr seni kucaklıyor şefkatle. Bir papatyasın sen sonsuz yeşilliklerin akılalmaz gizlerinde… Herkesin kıskandığı bir papatyasın sen göz kamaştırıyorsun sadeliğinle… Papatyalar açsın ruhunda, kalbinde ve gülüşlerinde… İnanma papatya fallarına, kalbine hakikati fısılda her fırsatta! Papatyaları hatırla, bir papatya olduğunu ve sonsuz yeşilliklerin arasına güneş gibi doğduğunu. Varlığın en güzeli şiirlerin, yaratılışın sonsuz bir kudretin tecellisi. Öylesine özelsin, öylesine güzelsin ki kimseler üzemesin seni…
Kübra Can
ŞİİR
GÖNLÜME
Duru temiz pak kalmanın,
Kırmayıp gönül almanın.
Tatsız ömre bal çalmanın,
Zamanıdır artık gönlüm.
Empatiyle yaklaşmanın,
Tövbe edip paklaşmanın.
Şerlerden uzaklaşmanın,
Zamanıdır artık gönlüm.
İlk kendinle barışmanın,
Her hayırda yarışmanın.
Has dostlara karışmanın,
Zamanıdır artık gönlüm.
Zengin öksüz garip fakir,
Hepsi insan görme hakir.
Yıka kalpte kalmasın kir,
Zamanıdır artık gönlüm.
Nefreti hepten atmanın,
Hayata sevgi katmanın.
Huzur içinde yatmanın,
Zamanıdır artık gönlüm.
Seyfettin Karamızrak
DUYGU DAMLASI
BİLİYORSAN SÖYLE: Herkes konuşuyor, öyleyse benim kimden neyim az ki? Herkes paylaşıyor yediğini içtiğini, benim kimden neyim eksik ben de paylaşmalıyım... Bu duygu hemen hepimizin önce çekinerek sonra merak ve heves ederek sonra da hoşuna giderek yaptığı işlerdendir... Sosyal medya bizim en samimi dostumuz, en özel arkadaşımız hiç ayrılamadığımız dostumuz olmuştur... Hepsi iyi güzel de oraya çağrılan herkese tavsiye edilen şey belli... “Özgün ol”, “Farklı ol”, “Şöhret ol”, “Zengin ol!” vb. Herkesin yarıştığı bir koşuda şöhret olmak öyle kolay mı? Daha da zor olanı birbirinden farklı gibi olsa da herkesin yaptığı aynı değil mi? İster ses ister söz ister görüntü paylaşsanız da hepsi “paylaşmak” değil mi? Acaba bilerek bilmeyerek bir Necip Fazıl’ın şiirinde tarif ettiği gibi mi olduk? “İnsanlar zindanda (burada) birer kemiyet/ Urbalarla kemik, mintanlarla et” Melih Tuğcu