Hayatta paranın satın alamayacağı şeyler vardır… 1984 yılında eczanemin üzerinde bulunan Sayın Nevin Şimşek isminde bir göz hekiminin önerisi ve tavsiyesi ile Sağlık Bakanlığının açtığı 4 aylık gözlükçülük kursuna katılarak, fenni gözlükçü unvanı ile ruhsat aldım. Optisyenlik programı Türkiye’de ilk defa 1992 yılında Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde başladı. 2000 yılına kadar, teorik ve pratik derslerde, 8 sene görev yaptım. 250’nin üzerinde optisyen yetiştirdim. Bu öğrencilerimin birisi de optisyen Uğur Akkavak’tır. Uğur daha sonra evlendi, aslan parçası bir yavrusu oldu. İsmini Taylan koydu. Yine 2008’de Sivas’ta bir Optisyenlik müessesesi açtı. O ekmek teknesinin unvanını da TAYLAN OPTİK koydu...
Değerli meslektaşlarım, insanın hayatta para ile satın alamayacağı şeyler vardır. Bugün meslektaşımla aynı statüdeyiz. Ancak gördüğü yerde hep saygıyla ‘hocam’ diye hitap eder. Ben de kendisi ile gurur duyuyorum. Ailesi ve sevdikleri ile mutlu bir ömür diliyorum. İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: "Sadaka-i cariye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat..."
Sevabı devamlı olan ikinci salih amel, kendisinden insanların sürekli faydalandığı ilimdir. İnsanın öğrendiği ilmi, elde ettiği bilgiyi başkalarına öğretmesi en büyük hayırlardan biridir. Bunun çeşitli yolları ve şekilleri vardır. Talebe yetiştirmek, kendi ilmini ve bilgisini onlara öğretmek en önemlisidir. Bunun yanında kitap yazmak ve yayınlamak, günümüzün modern imkânlarından faydalanarak disketlere aktarmak, kasete ve filme almak, onların muhafaza edildiği ilmî araştırma merkezleri kurmak, konferanslar ve seminerler vermek, kısaca ilmini ve bilgisini kendisinden sonraki nesillere bir şekilde aktarmak, kişinin amel defterinin kapanmamasına ve sevabının devamlı olmasına vesile teşkil eder. “Her canlı ölümü tadacaktır” buyurulmaktadır Kur'ân-ı kerimde. Bizler de zamanı gelince terk-i diyar edeceğiz. Bu eserlerimiz, hizmetlerimiz inşallah bizlerin ismini yaşatacaktır.
Taylan Küçüker
ŞİİR
Yaralı gönül
“Ne var ki kıyamet mi koptu?” derler,
Bilmezler gönül koptu, kalp terler.
Yükü ağırdır, yıldızlar ağırdır bu gece,
Cümle ağırdır, taşımaz hiçbir hece.
Kalbim kâğıttan ince, bata bata yazdı kalem,
Gözyaşı izli her harfine atılır sırlı kadem.
Ruha ağır gönül direksiz yıkılır can kalem,
Heyhat taşları savrulur yazılır tarihe matem.
Ruhumun gözünden yaşı silen geceler
Yarın gündüz dertlerimi yeniden heceler.
Kader rüzgârı, fermanı harflere üfler,
Her harfi Kafdağı'nda savruldu nilüfer.
Toplar yaprağını Selim, kalmadı gönül yâdı.
Kalp yarasına sarsa da yâr mecali kalmadı.
Lakin umudum haktır benim düşsem de ben de
Medet beklemem rezildir nefs-i emmare.
Yavuz Selim Bulut
ESKİMEZ KELİMELER
İMTİYAZ: 1. Başkalarına tanınmayan özel, kişisel hak veya şart, ayrıcalık: 2. Hukukta, Fabrika kurmak, maden işletmek vb. için bir kişi veya kuruluşa devlet tarafından verilen özel izin.
ŞEKVA: Şikâyet. Aciz kaldığını ve zayıflığını haber vermek.
İSTİSMAR: 1. Menfaatine âlet etmek. İşletmek. 2. Birinin iyi niyetini kötüye kullanmak. 3. Sömürmek.
EMMARE: Emreden. Zorlayan. Cebreden.
İHTİYAT: 1. Herhangi bir konuda ileriyi düşünerek ölçülü davranma, sakınma. 2. Gereğinden fazla olup saklanan şey, yedek:
MÜCERRET: 1. (sıfat) felsefe, yeni adıyla soyut. 2. (sıfat) eskimiş, katışık ve karışık olmayan. 3. (sıfat) Evlenmemiş, bekâr. 4. (Dilbilgisinde isim) Yalın durum.
MÜŞAHHAS: 1. Nev'i, cinsi anlaşılmış. 2. Şahıs hâline girmiş, şahsiyeti belli olmuş. Şahıslanmış, teşhis edilmiş, yeni anlamıyla somut.