Ramazan yaklaşırken...

A -
A +

Önümüzdeki 23 Mart günü oruçlu olacağız ve 22 Mart akşamı ilk teravih namazını kılacağız. Mübarek ay yine göz açıp kapayıncaya kadar geliyor.

 

Ramazan geldiği zaman bizim evde ayrı bir telaş olurdu. Evin tüm kadınları erişte makarnası keserdi, bizim Amasya'da meşhurdur “kaypak” keserlerdi, “işgefe ekmeği” yaparlardı, kadayıf keserlerdi bir de böreklik yufka yaparlardı. Dedem her ramazan öncesi bütün bunlar için bir çuval un alırdı. Eee anca yetiyor koca aile. Ardından hummalı bir temizlik olurdu bizim evde. Dedem sahura kalkacağımız gün ramazanlık diye bildiğimiz hurma benzeri şeyleri alırdı. Bayramı bekler gibi beklerdim ramazanı. Peki ya ramazan nasıl geçerdi? Her zamanki gibi dedemin peşine takılıp camiye giderdim. Cemaatle namaz kılardım. İkindi namazından sonra babamla birlikte pide almaya fırına giderdik. Pide sırasında komşularla ve mahalleden tanıdıklarla koyu bir muhabbet dönerdi. Sıcak pidelerimizi alıp doğru eve giderdik. Sonrası iftarı beklemek... Salata yapan babaanneme yardım ederdim. Balkona çıkıp ezan sesi beklerdim. İftardan sonra babamla beraber teravih namazına giderdim. İlk kez gittiğimde çok yorulmuştum. Hatta namazın yarısında uyumuştum. Bizim Amasya'da meşhurdur teravih sonrası camilerin önünde taze simit satılır. Babama zorla aldırırdım. Teravih sonrası mahallenin bakkalının önü şenlikli olurdu. Ben de gündüz oruçlu olduğum için bakkaldan babama soda aldırırdım.

 

Şimdi bunların hiçbiri kalmadı. Babaannem de dedem de öldüler. Artık erişteyi, kadayıfı ve börek yufkasını marketten alıyoruz. Evi de çoğu zaman annemle ikimiz temizliyoruz. Cumadan cumaya camiye gidiyorum. Pide fiyatları pahalı diye iki yıldır ekmek alıyorum. İftarda yiyeceğimiz salatayı tek başına yapıyorum. İftar sofrasında ezanı TV izleyerek bekliyorum. Teravih namazına babam ayrı ben ayrı gidiyorum. Hatta çoğunlukla evde kılıyorum. Artık teravih sonrası her camiye simit gelmiyor koca ramazanda bir kere geliyor. Mahalledeki bakkal da kapandı. Şimdi soruyorum size hangi ramazan daha güzel ilk anlattığım ramazan mı, sonraki anlattığım ramazan mı takdir sizin...

 

     Abdullah Karakoç

 

 

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

     AHU GÖZLÜM

 

 

 

İster isen benden sevda merhemi,

 

Vereyim kalbimi çal ahu gözlüm.

 

Başına yastık et ister sinemi,

 

Uykudan uykuya dal ahu gözlüm.

 

 

 

Bakmasın kimseler, zülfün tarama,

 

Razıyım tuz bassan kalpte yarama.

 

Benden başkasında ikbal arama,

 

Muradın benimle al ahu gözlüm.

 

 

 

Ben senin aşkından düşmüşüm nara,

 

Ne çıkar alnıma sürseler kara?

 

Götürüp boynumu çekseler dara,

 

Boynunu büküp de kal ahu gözlüm.

 

 

 

Mevlâ’m bu dünyada ölüm yaratmış,

 

Ölümde insana ibret aratmış,

 

Duy ki bir gün Sinan ölümü tatmış,

 

Tutma gözyaşını sal ahu gözlüm.

 

 

 

     Mustafa Sinan Ay-Isparta

 

 

 

 

 

 

 

TARİHTEN BİR YAPRAK

 

 

 

NURUOSMANİYE CAMİİ: On sekizinci yüzyıla ait büyük sultan câmilerinden. İstanbul’da Çemberlitaş ile Kapalıçarşı ve Cağaloğlu arasındadır. Câmi; medrese, imaret, kütüphane, sebil, çeşme, dükkânlar ve hanlardan meydana gelen bir külliyenin içindedir. Bu câminin yerinde daha önce şeyhülislâm Hoca Sadettin Efendi’nin hanımı Fatma Hanım’ın mescidi bulunmaktaydı. Zamanla terk edilen bu mescit yıkıldı ve çevresindeki birçok dükkân kamulaştırıldı. Nûruosmâniye Câmii, 1748 yılında Sultan Birinci Mahmut Han zamanında yaptırılmaya başlandı. Onun vefatı üzerine sultan üçüncü Osman Han câminin inşaatını devam ettirdi. 1755 yılında câmi tamamlandı. Vakıfları ve vazifelileri tayin edildi. Sultan Üçüncü Osman Han bu câmiye ecdadının adını vermekle, kendi ve ecdadının isminin hayırla anılmasına sebep oldu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.