Salçalı ekmeğimiz hamburgere yenilince

A -
A +

“Acaba apartmanlar büyüdükçe komşuluk ilişkileri küçüldü mü?!” diye soruyorum kendi kendime bazen. Küresel etkilerden dolayı sosyal ve kültürel ilişkiler sekteye mi uğramakta, ekonomik durumlar da bunun tuzu ve biberi mi olmakta; komşuluk, akrabalık ve dostluk ilişkilerinde? Tatlı yerine tatlı sohbetlerin ikram edildiği günler mazide kaldı sanki! Kitap, gazete okuma oranları yükselmediğine göre, insanlar televizyon, bilgisayar, ‘akıllı’ telefonlarına mı gömülmekteler? Öyle ya, günün birkaç saati içsel yolculukta geçirilip sürekli geçmiş muhasebesi yapılamayacağına göre…

 

Oysa, neşesini artıran, hüznünü azaltan; “çay koy geliyorum” diyen, maddiyattan ziyade, maneviyata önem veren samimi dostları olmalı insanın, değil mi?

 

Bırakalım düğün, bayram ziyaretlerini insanlar cenaze törenlerinde ancak bir araya gelir oldu… O da arada küslük yoksa! Hatta cenaze törenine gelenlere vefalı gözüyle bakılır oldu. Çoğu cenazelere bile bir bahane ile katılmamaya başladı. Gecenin dördünde komşularımıza Muhammed Ali’nin boks maçlarını izlemek için gidebildiğimiz ve hiç kimsenin de bu durumdan rahatsızlık hissetmediği, yüzünü asmadığı o sıcacık komşuluk ilişkilerinin olduğu yılları özledim. Hatırlamayanlar için söyleyeyim ABD’deki maç saati Türkiye saatiyle uymadığı için Türkiye’de gece sabaha doğru saat 04.00 sularında oluyordu canlı yayın...

 

Ramazan ve Kurban Bayramlarında ev ev dolaşıp torbayla bayram şekeri topladığım günleri özledim… Salçalı ekmeğin hamburgerden, saklambaç, dalya ve komen gibi oyunların her türlü bilgisayar oyunlarından daha zevkli olduğu basit hayatı özledim. Çünkü o ekmekleri kendi ürettiğimiz salçalardan annelerimiz kendi elleriyle sürerdi... Belki de o sımsıcak ilişkiler o sıradanlıkta gizli idi. Selam ve saygılarımla...

 

     Hasan Kara

 

 

 

 

 

 

 

ŞİİR

 

 

 

     Bu nasıl kibir?

 

 

 

Bu nasıl fiyaka bu nasıl kibir?

 

Kimseyi korkutup sindiremezsin.

 

O kadar güvenme bilek gücüne        

 

Dağları ovaya indiremezsin.

 

 

 

Sırtında rengârenk ipek urbalar

 

Sofranda mis gibi nefis çorbalar

 

Gördün mü ne oldu nice zorbalar

 

Gökteki güneşi söndüremezsin.

 

 

 

Binlerce hükümdar altında yerin

 

Kitabın yazmışlar her türlü şerrin

 

Nefsine uymak mı senin kaderin?

 

Gönlüne sevgiyi konduramazsın.

 

 

 

Toprağın altında sayısız mezar

 

Toprağın üstüne kurulmuş pazar

 

Değilsin dünyada Romalı Sezar?

 

Gördüğün herkesi kandıramazsın.

 

 

 

Kadir Fidan der ki olur mu darlık?

 

Tevazu insanda ne güzel varlık

 

Sendeki bu kibir ebedî körlük

 

Zamanı geriye döndüremezsin.         

 

 

 

     Kadir Fidan-Dağların Şairi

 

 

 

 

 

 

TARİHTEN BİR YAPRAK

 

 

Shakespeare: Encyclopedia Britannica gibi bazı kaynaklarda Shakespeare isimli bir şair yoktur. Shakespeare ismine izafe edilen eserler Sir Francis Bacon tarafından yazılmıştır, denilmektedir. Hayatı hakkında yazılı, sağlam kaynaklara dayanan pek fazla bilgi olmayışı, hele eserlerini sağlığında tam olarak yayınlamamış bulunması, kesin yazılış tarihlerinin bilinemeyişi gibi birçok aksaklıklar bu durumu meydana getirmiştir. Yalnız Shakespeare’in bir aktör olduğu kesindir. Önce başkalarının piyeslerini küçük değişikliklerle sahneye koymuş, sonra orijinal eserler yazmıştır. En tanınmış dramlarının bile konusu çok kere evvelki edebiyatlardan alınmakla beraber, Shakespeare’in onları yeniden yazışıyla orijinal, millî ve beşerî bir hüviyet kazanmışlardır. Shakespeare’in eserlerinde hukuk, siyaset, insan ruhu gibi çok geniş bilgilere rastlanır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
İsa30 Eylül 2024 09:37

ah be o güzel günlerimiz