Sevgisiz kalmış yürekler

A -
A +

Sevgisiz yüreklerde yalnızlık, kin, nefret ve kıskançlık duyguları bocalar durur. Günümüzde çoklukla yaşadığımız kavgaların, şiddetin en büyük sebebi insanımızın sevgiden mahrum kalmış olmasıdır.

Sevgisizliğin yol açtığı olayların önüne geçmek için artık insanımıza önce sevgiyi öğretmek bir ihtiyaç hâline gelmiştir. Aldığımız gıda, içtiğimiz su ve soluduğumuz hava gibi. Sevgimizi ve içimizde barındırdığı güzellikleri yaşamalı göstermeli ve bunu başkalarına da aşılamalıyız. Böyle olursa hak ettiğimiz barış, kardeşlik ve aydınlık bir dünyada rahat, huzur ve refah içinde yaşayanların çokça bulunduğu bir dünyamız olacaktır. Sevgiyle ilgili ufak bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum...

Küçük kız hüzünlü bir yabancıya sevgiyle gülümsedi. Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı, yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki her öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı. Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu. Akşam eve giderken kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe başında oturan fakir adamın kutusuna bıraktı. Adam öyle minnettar oldu ki, iki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti. Karnını iyice doyurduktan sonra bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu tuttu. Öyle neşeliydi ki bir saçak altında titreşen köpek yavrusunu görünce kucağına alıp evine getirdi. Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar oynadı...

Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki önce fakir adam uyandı sonra da bütün apartman halkı ayaklandı. Anneler babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp ölümden kurtardılar...

Bütün bunların hepsi beş kuruş bile maliyeti olmayan bir sevgi ve tebessümün sonucuydu. Sevgi ve tebessüm öyle bir duygudur ki onu sağır bile işitir, kör bile görebilir.

     Rumuz: "Akçay" 

 
 
 
 
ŞİİR
 
     YÜK ETME BENİ
 
Ey Allah'ım senden benim dileğim
Komşular aç iken tok etme beni.
Ömür boyu hep çalışsın bileğim,
Öfkenin közünde yok etme beni.
 
Mutluluk bulurum samimi sözde
Yönümü şaşırmam dosdoğru izde
Tebessüm eksilmez aydınlık yüzde
Müminin gönlüne ok etme beni.
 
Zikrinden gözlerim yaş ile dolsun
Kalbimde duygular huzuru bulsun
Bildiğim herkese bir faydam olsun
Meyvesiz ağaca kök etme beni.
 
Dünyada yorulup solgun olayım
Zamanın çarkında olgun olayım
Sarı buğday gibi dolgun olayım
Hasat mevsiminde gök etme beni.
 
Kadir Fidan der ki acizlik benden
Bütün kullarına kadirlik senden
Sağlığım giderse bu nazlı tenden
Eşime dostuma yük etme beni.
 
     Kadir Fidan-Dağların şairi
 
 
DUYGU DAMLASI
 
Eleştirilmek gerçekten tahammül edilmesi zor bir duygudur... Ama eleştiri olmadan yanlışınızın farkına varamazsınız ki... Gittiğiniz bir psikolog size öneriler getirmeye başladığında, doktorunuz öneriler getirmeye başladığınızda, öğretmeniniz öneriler getirmeye başladığında moraller bozulur suratlar düşer ve canınız sıkılır... Ama düşünün ki yanlış da yapsanız, gelecekle ilgili kararlarınız size zarar verecek de olsa herkes size “oh oh maşallah” deyip geçse daha mı iyi olur?..
Otoban yolda giderken yanlış gittiğiniz yol ayrımı başta ayrıldığınız yol ile yan yanadır değil mi? Ama o yola girdiğinizde gittiğiniz yol ile alakası olmayan hatta sizi tekrar geldiğiniz istikamete gönderen bir yol olabilir... Dolayısıyla başta ufak gibi gözüken yanlış ve hatalarınızı kontrol edemezseniz ileride büyük sonuçlarla karşılaşmak zorunda kalabilirsiniz. Öyleyse atalarımız ne demiştir: “Her elini sıkanla dost, her canını sıkanla düşman olma!..” Bunun için eleştirenlere sinirlenmemek bizim yararımızadır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.