Sevmiyor, sevdirmiyorsunuz!

A -
A +
Hadi doğruyu söyleyin, çekinmeyin… Ebeveynler olarak biz gençleri pek dikkate almazsınız. Hatta kendi döneminizin doğal hayatından, büyüklere saygıdan, küçüklere sevgiden söz edersiniz. Bizim kitap okumadığımızdan, sosyal medyada savrulduğumuzdan, şımarıklığımızdan filan söz edersiniz.
“Biz anamıza babamıza saygıda kusur etmezdik” diye başlayıp mangalda kül bırakmazsınız…
E siz, bizi böylece orta yerde bırakıp geçmişe dönük dünyanızda kendinizi avutmaya devam ederken bizlere başkaları bambaşka dünyalar aralıyor!.. Bizler, o kimlerin olduğunu bilemediğimiz dijital dünyanın tüketici bireyleri hâline geliyoruz birer birer…
Siz “bizim zamanımız” demeye devam ededurun ama size haber vereyim birazcık… Bakın insansız bankalara adım atılıyor. Personelsiz marketler tasarlanıyor… Mürettebatsız ve kaptansız gemiler, insansız hava taşıtları gündemde… Siparişleri insansız dıronların (drone) kapıya getireceği yeni dönem sipariş sistemlerine geçiliyor… Cüzdan taşımaya son verin diyorlar… Hayatımızı bir cebimizdeki telefondan bir tık ile yönlendiriyorlar… E doğrusu bu da bizim hoşumuza gidiyor… Siz bize değer vermiyorsunuz ama onlar bize değer veriyorlar. Reklamları bizim için yapıyorlar. Bizi coşkuya çağırıyorlar. Biz de ne yapalım farkında olarak veya olmadan kapılıyoruz bu coşku rüzgârına…  
Ne zaman sizinle bir araya gelsek bir asır öncede kalmış Ahmet Haşim’in “melali anlamayan nesle aşina değiliz” söylemiyle burun kıvırıyorsunuz. Esprilerimize dudak büküyor, şakamıza gülmüyorsunuz. Hiçbir ortamda bizimle biraz olsun kalmayı denemiyor bizi sürekli ya tenkit ediyor ya sınavdan geçirmeye yöneliyorsunuz. Açıktan söylemeseniz de beden diliyle suçluyorsunuz… 
Tamam, sizin arzu ettiğiniz gibi olamıyoruz ama siz de günümüze bir adım atmıyorsunuz. Siz bizi anlamamakta ısrar ettiğiniz için biz başkalarının bize çizdiği sanal dünyada nice gerçeklerden habersiz anı yaşamaktan başka şansı olmayan kimseleriz… “Kişi sevdiğinin sözünün dinler” diyorsunuz ama ne bizi seviyor ne kendinizi sevdiriyorsunuz?    
         Ethem Raşit Dayıoğlu
 
 
 
ŞİİR
 
                  Allah’ım
 
Gözüm toktur gönül vermem dünyaya,
Kimsenin malında hiç gözüm olmaz.
Benzetirim bu dünyayı rüyaya,
Cennete gitmeden ah yüzüm gülmez.
 
Bu dünyaya aldanma hepsi boştur.
Kurduğumuz hayaller gerçi hoştur.
Kimi güzel söyler kimi nahoştur,
Dünyaya aldananlar bunu bilmez…
 
Dini öğrenmezsen cahil kalırsın,
Deli koyun gibi koşup durursun
Doğduğuna bile pişman olursun.
Allaha kulluktan gayrısı olmaz…
 
Esma-i hüsna’n ki güzeldir senin,
Ay, yıldız, güneşin güzeldir senin.
Yarattın mahlûkat güzeldir senin,
Sen ol demeden hiçbir şey olmaz…
 
               Ahmet Akkılıç
 
 
 
TARİHTEN BİR YAPRAK
 
MALAZGİRT ZAFERİ: Büyük Selçuklu Devleti’nde, Sultan Alparslan devrinin en önemli gelişmesi, 26 Ağustos 1071’de yapılan Malazgirt Meydan Muharebesidir. Sultan Alparslan’ın Anadolu toprakları üzerindeki fetih hareketleri ve Bizans başkentini zorlaması, İmparator Romanos Diogenes’i harekete geçirmişti. Sultan Alparslan 1071 yılı içinde Mısır Fâtimî Devleti’ne karşı çıktığı seferden sonra ordusuyla Anadolu’ya dönerek, Malazgirt’e indi. Günlerden Cuma idi. Malazgirt Ovasında akşama kadar süren savaşı Sultan Alparslan ve orduları kazandı. Bu savaşta Bizans imparatoru da esir edildi. Bu zafer, Türklerin Anadolu’ya yerleşmelerini ve Anadolu hâkimiyetlerini sağladı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.