Tire ilçesinde, Hacı Müderris adında âlim ve veli bir zat varmış. Yöre halkına dinin emir ve yasaklarını bildirip vaaz ve nasihatte bulunurmuş. O yörede çok sevilen bir Allah dostu imiş.
Hacı Müderris vefat etmeden önce talebelerine “ben ölürsem yerime Aydın Köşk ilçesinde hizmet eden Şeyh İsa Hazretlerini getirin, postuma o otursun” diye vasiyet etmiş.
Hacı Müderris’in vefatından sonra vasiyeti üzere, Şeyh İsa Hazretleri Tire'ye gelir hizmetlerine başlar. Tarih hicri 934 yılı. Bir gün Tire Hacı Müderris mescidinde vaaz verirken, bir adam yerinde kalkarak “Sultanım Allah Türkçe bilir mi?” diye bir soru sorar.
Şeyh Hazretleri, “Allah Türkçe bilir amma sen Türkçe bilmezsin!” der.
Adam “Peki bu mescitte vaazını dinleyenlerin başına Allah’ın rahmeti yağar mı?”
Şeyh İsa Hazretleri: “Bu mecliste bulunanların başına rahmet yağdı, amma senin başına yağmadı, istersen başını bir yokla!”
Adam başındaki tülbende telaşla dokundu. Tülbent yere düştü. Adamın başındaki papaz kıyafeti göründü. Cemaatte bulununlar “Aaa, bu adamı biz Müslüman bilirdik, meğerse değilmiş” derler.
Bunun üzerine adam, “Yıllardır Müslüman âlimlerin sohbet ve vaizlerine katılırım kimse bu hâlimden anlamadı. Tam kırk yıldır kimse benden şüphelenmedi. Ne zaman bu zat suallerime küt küt cevap vermeye başladı o zaman yüreğimde bir şeyler koptu. Bu zatın dini hak dindir bu adam velilerdendir. Bunun üzerine adam Kelime-i şehadet getirip Müslüman oldu.
Şeyh İsa Hazretlerine sordular: “Allah katında hangi amel sevgilidir?”
“Namaz kılmak, Oruç tutmak, Allah’ı daima zikretmek” dedi.
“Peki, Şeyhim hiç sevmediğiniz amel ve iş nedir?”
“Din hizmetlerini para karşılığında dünya menfaati elde etmek için yapmaktır” dedi.
Orhan Yavuz Ejder/Akhisar-Manisa
ŞİİR
Ölüm
Dünya dedikleri zehirli şeker,
Güzel rengine aldanma sakın.
Toprak elbet bir gün seni de çeker,
Belki sandığından daha da yakın.
Sıralı ölümün garantisi yok,
Genç yaşlı demeden doluyor mezar.
Gelecek kaygısı ne kadar da çok,
İnsanoğlu toprağın kendisi kazar.
Sonsuz hayat hepimizi bekliyor,
Zevklere son veren tek gerçek ölüm.
Aklıma acaba neden gelmiyor,
“Bilmiyorum belki bugün son günüm”
Şevki Nurullah-Ankara
Şaştım kaldım!
Doksana gelmişsin, maç bitmek üzere
Uzatmaları oynuyorsun.
Hakem düdüğünü çaldı çalacak,
Yağız atlar gibi, saldırıyorsun
Ve hâlâ kazanmak istiyorsun
Kefenin cebi var da
Biz mi bilmiyoruz?
Şaştım kaldım sana, inan
Şaştım kaldım!..
Nöbetçi Şair (Şahin Ertürk)
“Din büyüklerimiz buyurdular ki: İnsan eğer cennet ve cehennemin sonsuz olduğunu düşünse başka bir şey söylemesine gerek kalmaz. Cehennem ateşini düşünse yemekten içmekten kesilir...
İnsan öldüğü zaman bir hiçtir. Değer mi efelik yapmaya? Allahü teâlâya tevekkül azaldıkça, Allahü teâlâya güven azaldıkça, Allahü teâlâya iman azaldıkça insanlar kendilerini emniyette hissetmek için bir sürü tedbirler peşinde koşar. Yok şu emeklilik, yok bu tarla, yok şu banka, yok şu ev ile meşgul olurlar...
Her gün yeni yeni ölüm haberleri alıyoruz. Bu haberler çok kıymetli. Çünkü Peygamber Efendimiz (aleyhissalatü vesselam) buyuruyorlar ki: Sizin neşenizi kıran, lezzetlerinizi ağzınızdan alan ölümü çok sık hatırlayın."