Sözler ağızdan birkaç saniyede karşı tarafa gidiyor. Ancak izleri bir ömür kalıyor. İhmal edilen çocukluk dönemi, olumlu davranışların yerine sürekli olarak olumsuz davranışların vurgulanması, hayal kırıklığı, aşağılanma ve öfkeye maruz kalma gibi olumsuz çocukluk yaşantıların altında yatan en temel etkenlerdendir. "Şiddet dilde başlar eyleme döner..." Çocuğunuz istenmeyen bir davranış yaptığında ya da bir söz söylediğinde aşağılayıcı söz ve davranışlarınızdan uzak durun. Şiddet davranışı, çocuğun duygusal ihtiyacının karşılanmamasının dışavurumudur. Duygusal ihtiyaçları karşılanmayan çocuk toplum tarafından kabul görmeyen tutumlarla ihtiyacını gidermeye çalışabilir. Örneğin, kardeşi doğduktan sonra duygusal ya da fiziksel anlamda ihtiyaçları karşılanmayan, görülmeyen ya da günlük rutinleri bozulan çocuk, kardeşine ya da etrafa zarar verici davranışlar sergileyerek duygusal ihtiyaçlarını ifade edebilir. Bu sebeple çocuğun öfkesinin altında yatan ihtiyaçları anne ve babalar tarafından dikkatle takip edilmelidir.
İstenilen davranışın gerçekleşmesinde ebeveynlerin eylemleri sözlerinden daha etkilidir. Örneğin çocuklarından arkadaşına vurmamasını, eşyalarını kırmamasını isterken siz onlara istenmeyen bir davranışı ortadan kaldırmak amacıyla kaba davranırsanız çocuğunuzu ikileme düşürmüş olursunuz. Buradaki davranış öğrenimi çocuğun sadece çevresindekilerin kendisine nasıl davrandığı ile ilişkili değildir. Çevresindeki bireylerin de birbirlerine nasıl davrandıkları, problem karşısında hangi tutumları sergiledikleri oldukça önemlidir. Ebeveynlerinin problemler karşısında şiddet davranışı gösterdiklerini gören çocuklar yetişkinliklerinde bunu sorun çözmede doğal bir seçenek olarak görebilmektedir. Çünkü çocuklar sözlerinizden ziyade yaptıklarınızdan öğrenme eğilimindedirler. Çocuklara; sürekli olarak neyi yapıp neleri yapmamaları konusunda uyarmak yerine istenilen davranışın nasıl yapıldığı ve niçin yapılması gerektiği gelişimsel sürecine uygun bir dil kullanılarak anlatılmalıdır.
Psk. Müge Leblebicioğlu Arslan
ŞİİR
ORDUMUZA
Mazlumlara bir gül gibi latiftir,
Gazalarda arslan, sulhta zariftir,
Alperen deyince onu tariftir,
Cihanın en asil ordusudur bu.
Küffarın bin yıllık korkusudur bu.
Tek mazlumun açmaz kalbinde yara,
Tarihinde yoktur tek satır kara,
Kâfir müfteridir işi iftira,
Cihanın en asil ordusudur bu.
Küffarın bin yıllık korkusudur bu.
Şimşek ona nara, fırtına yele,
Meydana dalınca başlar zelzele,
Sarar zorbaları korku, velvele,
Cihanın en asil ordusudur bu,
Küffarın bin yıllık kokusudur bu.
Şanını bedende yaralara sor,
Cenk meydanlarında naralara sor,
Deryalar kurusa karalara sor,
Cihanın en asil ordusudur bu.
Küffarın bin yıllık korkusudur bu.
Aç da gör tarihte asil ordumu,
Şehitleri dahi bekler yurdumu,
Ceddinin yolunda dimdik durdu mu
Cihanın en asil ordusudur bu.
Küffarın bin yıllık korkusudur bu.
Vurmayı da bilir vurulmayı da,
Coşmayı da bilir durulmayı da,
Gazneli, Selçuklu, Kırım, Kayı da,
Cihanın en asil ordusudur bu.
Küffarın bin yıllık korkusudur bu.
Tokadıyla çöker zulme kalkanlar,
Tunç göğsünde söner azgın volkanlar,
Bayrak olur ondan akan al kanlar,
Cihanın en asil ordusudur bu.
Küffarın bin yıllık korkusudur bu.
Allah için akın eden ordu bu,
Çığlar gibi sökün eden ordu bu,
Uzakları yakın eden ordu bu,
Cihanın en asil ordusudur bu.
Küffarın bin yıllık korkusudur bu.
Şirpençesi vardır ki nam-ı diğer,
Ona da Osmanlı tokadı derler,
Tarih okuyanlar iyi bilirler,
Cihanın en asil ordusudur bu,
Küffarın bin yıllık korkusudur bu.
Ayağına toprak olunsa yeğdir,
Bastığı yerlere leblerin değdir,
Onlar ki neferdir, paşadır, beydir,
Cihanın en asil ordusudur bu.
Küffarın bin yıllık korkusudur bu.
Dediği gün yine geldim merhaba,
Bayram eder o gün garip gureba,
Şu cihan bulamaz böyle bir baba,
Cihanın en asil ordusudur bu.
Küffarın bin yıllık korkusudur bu.
Celaleddin Küpeli